








Benjamin Barker (Johnny Depp) güzelliğiyle herkesi büyüleyen eşi ve minik kızıyla mutluluk içinde yaşayan bir berberdir. Kasabanın yargıcı Turpin de (Alan Rickman) Barker'ın karısının güzelliğinden etkilenir ve Barker'ı asılsız suçlarla tutuklatıp 15 yıl kalacağı hapishaneye gönderir.
Yıllar sonra Benjamin Barker eski kimliğini hapishanede bırakmış ve intikamını almak üzere yeni ismi Sweeney Todd ile kasabaya dönmüştür. Önce eski evine gider. Alt katta turta yapan Mrs. Lovett ile tanışır ve karısının yıllar önce intihar ettiğini, kızınınsa yargıç Turpin tarafından evlat edinildiğini öğrenir.
Öncelikli olarak düşündüğü şey kızını kurtarmak değil intikamını almaktır. Bunun için eski usturalarını bulup işe girişir. Yeni işi insanları turtacının üst katındaki berber dükkanına çekip boğazlarından kesmek ve onları öldürmektir. Mrs. Lovett'a göre bu savurganlıktır. Onca et ziyan olmaktadır. Bunun üzerine Todd'la ortak bir işe girişirler. Todd öldürmekte, Lovett'sa yeniden düzenlediği dükkanında leziz etli turtalar yapmaktadır.
İşleri iyi giderken Mrs. Lovet'ın yanına aldığı çırak ve kasabada deli gibi dolaşan pasaklı bir kadın ortada bir şeytanlık olduğunu anlar ve bunu herkese söylemeye çalışırlar. Mrs. Lovett çocuğu kıyma yaptıkları mahzene kilitler. Deli kadınsa çoktan mübaşiri çağırmıştır. Ama Todd buna hazırlıklıdır. Mübaşiri öldürür. Sonra kadını da öldürür hatta daha sonra evlatlık kızını aramaya gelen yargıç Turpin'i de öldürür. Etrafta kimsecikler kalmayıp da mahsene indiğinde deli kadını yerde yatarken görür ve birden onu tanır. O karısıdır. Mrs. Lovett ona yalan söylemiştir. Todd çok sinirlenir ve Lovett'ı fırına atar. Bu arada çırak çocuk da mahzende saklandığı yerden çıkar ve Todd'un yere düşürdüğü usturayı alıp onun boğazını kesmek suretiyle filme son verir..
Hepsini neden anlattım? Çünkü meraklı okuyucularımız var :) Anlatmasam hemen zıplyorlar. Zaten filmi seyrederken kendinizi korku filminden ziyade değişik kostümler, değişik insanlar görmek için gittiğiniz bir müzikalde sanıyorsunuz. Ben bu tip bir filmde müzikal fikrinden çok hoşlanmadım ama yine de yönetmene şapka çıkartıyorum.
Bu müzikal korku filmini tabi ki Tim Burton yapmış diyeceğim çünkü Tim Burton garip filmlerin adamıdır. Filmin ilk sahnelerinden itibaren onun elinden çıktığını anlarsınız. Adam acaip fantastik :) Ben çok seviyorum. Corpse Bride (anime) daha önce de Depp'le birlikte çalıştığı Sleepy Hollow, Edward Scissorhands, küçüklüğümden beri çok severek seyrettiğim Beetle Juice, yenilerden Charlie and the Chocolate Factory hep bu fantastik adamın elinden çıkmış. Bana göre iyi ki var yani :)
Alan Rickman'ı nerden tanıdığımıza gelince öncelikle "Severus Snape" ile Harry Potter serisinden diyeceğim. H.P. ve Felsefe Taşı, H.P. ve Sırlar Odası, H.P. ve Azkaban Tutsağı, H.P. ve Ateş Kadehi, H.P. ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı şimdiye kadar o güzel kitaplardan filmleştirilenler. Daha önce bahsettiğim Perfume: The Story Of A Murderer adlı filmde de oynuyordu.
Helena Bonham Carter'ı ise hep değişik karakterlerde seyrettik. Fight Club buna güzel bir örnek. Daha önce bahsettiğim Conversations With Other Women'da da oynuyordu. Eşi Tim Burton'un Charlie and the Chocolate Factory filminde de rol aldı. Corpse Bride'ımızın sesinin de onun sesi olduğunu hatırlatmak gerekir.
Johnny Depp'in 15 yaşındayken ilk olarak müzikle aleme girdiği düşünülürse şarkıları nasıl bu kadar güzel söylediğine şaşmamak gerekir (benim unuttuğum bu bilgiyi Uzunbacak hatırlattı).
Filmle ilgili daha fazla bilgi için sevgili Gülçin'in bloguna bakabilirsiniz.
Filmde çok fazla konuşma yoktu, konu da ağırdı dediğim gibi. O yüzden ağır bir filmdi bana göre. Ama oyunculuklar açısından seyredilmeli.