22 Şubat 2012 Çarşamba

Özet

14 Şubat'ın bir anlamı yoktur benim için. Dayatmalı günleri sevmiyorum. Ama artık önemi var çünkü 14 Şubatta eşimin ablası sayesinde ailemize bir üye daha katıldı :) Artık oğlumun 2 tane kuzen kardeşi var. Bademin ablası hem yaşının bizden biraz büyük olması hem ilk aylarda biraz sıkıntı çekmesi nedeniyle çok endişelendi hamileliği boyunca. Ama çok şükür kendi de minik Efe'cik de çok iyiler şimdi. Onlar İstanbul'da yaşadıkları için ben de hem doğumu hem ablamı bahane ederek 1 hafta izin aldım ve İstanbul'a gittik.

Daha önce bahsettiğim uyku eğitimini aldık ama henüz Çınar'a veremedik :) Keşke Matrix'teki gibi kodu girip bedene yükleme yapabilsek.. Psikologun anlattığı yapılmayacak bir şey değil. Ama önce çocuğa kıymak gerekiyor. Ağlatmadan sonuç yok çünkü. Onun için hala başlayamadım. Badem'le uyku (suzluk) konusunda hakkaten yolun sonunda olduğumuz için önümüze getirilen her türlü çözüme açıktık aslında. Çünkü gerçekten son noktadayız artık. Çınar neredeyse 20 aylık. Hala gece uykusuna yatmadan önce en az 1 saat uğraştırıyor bizi (kucağında gezdirerek ya da sallayarak uyutma). Geceleri de 8-10 kere uyanıp aynı ritüeli tekrarlatabiliyor. Hatta bazen o da yetmiyor 2,5 saat uğraş veriyoruz. Uykularımız ailecek bölük pörçük. Bu durumdan o da biz de mutlu değiliz. Yine de önce aklımda olan başka şeyleri denemek istiyorum. Mesela 2 hafta kadardır konuşuyorum. Şöyle uyuyacaksın, geceleri uyanmayacaksın vs anlatıyorum. Sonunda yine kucağa alıp uyutuyoruz ama eskisi gibi saatler sürmüyor. 30 dk da bayılıyor genelde ve de eskisi gibi canhıraş ağlamıyor. Geceleri de 3-4 kere uyanıp kucağa alır almaz tekrar uyuyor (du). Dün yine 8 kere uyandı! Ama dün gündüz aşısı vardı, ona yoruyorum ve gerçekten bir mucize bekliyorum. Bizim için dua edin nolur.

Bu yazıya asıl başlama sebebim görümcemin oğluna olan tutumuydu aslında. İster istemez kendimle kıyasladım ve çok üzüldüm. Oğlum için çok üzüldüm. Doğum sonrasında 10 gün kadar epey sıkıntı çektim ben. Ağrılarım geçmedi, temmuz sıcağında evde 10 kişi, her bir kafadan ses çıkar, çocuk 7/24 bağıra çağıra ağlar, sadece emerken rahatlar. O yüzden aile büyükleri yerimden kalkıp çocuğu memeden mahrum bırakmama izin vermez, temmuzda 36 derecenin üzerinde sıcaklık görmemize rağmen ilk 40 gün çocuğa da bana da kalın kalın şeyler giydirip akılları sıra üşütmemize engel olmaya çalışırlar, oğlum da ben de neredeyse kurdeşen dökeriz bu yüzden vs vs. Yani gerçekten her durumda baya sıkıntılı dönemler geçirdim. O yüzden sürekli olarak sinirliydim. Kendime de kızgındım, çocuğa da kızgındım. Dolayısıyla yeni doğum yapmış, yavrusuna kıyamayan melek anne pozisyonuna giremedim epey. Zaten o durumları atlatmam da neredeyse 1 seneyi buldu. Ama eşimin ablası öyle sıcak ve duygulu yaklaştı ki çocuğa, kendime daha çok kızdım. Şu anki uyku problemlerini falan da hep o ilk zamanlardaki agresifliğime bağlamadan edemedim :( Ben çocuğumla ilgilenip onu sakinleştirmeye çalışmadım ki hiç daha önce. Bencillik ettim elimde (farkında) olmadan. Yavrucağım avaz avaz bağırırken bir yandan ağrılarımı bir yandan isiliklerimi bir yandan bundan böyle hep bu şekilde yaşayacağımı düşünerek çocuğun sıkıntılarına meme vermek dışında bir çözüm olamadım. Giyinmesine, beslenmesine, eğitici oyuncaklarla oynamasına vs çok dikkat ettim. Sevgi de verdim elbette, o kadar da cani bir anne değilim ama görümcemi gördükten sonra kendimi çok yetersiz hissettim. Eski ben olarak yani. Çınarla yeni yeni iletişim kurmaya çalışıyorum diyebilirim bu anlamda. Yani 1 senedir falan diyelim.. Bir daha doğursam aynı şartlarda daha farklı davranabilir miydim onu da bilmiyorum :(

Kıssadan hisse : hayat ne kadar zor :(