23 Haziran 2008 Pazartesi

Cloverfield, 2008 (7,6)


Filme büyük bir önyargıyla başladığımı itiraf ediyorum. El kamerasıyla mide bulandırıcı bir görüntü seyredeceğim konusunda feci halde yanılgıya düşmüşüm. Evet, el kamerası gibiydi çekim, ama hiç de öyle midem bulanmadı, başım dönmedi. Bu çekim beni hiç rahatsız etmedi bu sefer. Belki konu beni içine aldığından, bilmiyorum.

Filme Rox Hawkins'in (Michael Stahl-David) kamerasını eline alarak Beth'i (Odette Yustman) videoya çekmesiyle başlarız. Zaten kamerayı alış ta o alıştır. Her zaman Rob'da olmasa da mutlaka birilerinin elinde olarak bize yaşananları gösterir.
Yatak görüntüsünden sonra bir partiye gideriz. Kocaman bir ev süslenmiş, içkilerle donatılmış, insan kalabalığına bırakılmıştır. Herkesin beklediği kişi Rob'dur. Rob Japonya'dan bir iş teklifi almış ve bu teklifi kabul etmiştir. Ülkeyi terk etmesinden önce de arkadaşları ona süpriz (!) bir parti vermek istemiştir.
Rob'un kardeşi Jason (Mike Vogel) ve onun sevgilisi Lily (Jessica Lucas) bu partiyi hazırlamıştır. Jason, Rob'un haberi olmadan onun kamerasını almıştır çünkü Lily tüm partinin kameraya çekilmesini ister. Rob gittiğinde bu kaseti de götürecek ve özlem duyduğunda seyredebilecektir. Jason çekimlere başlar ama kısa zaman sonra bu görevi arkadaşları Hud'a (T.J. Miller) devreder.



Hud kamerayı eline alınca karşısına çıkan herkesten Rob için bir şeyler söylemesini ister. Hedefiyle çok beğendiği Marlena'yla (Lizzy Caplan) konuşabilmektir. Birkaç kişiyle konuştuktan sonra Markena'ya yönelir ve onunla konuşmaya başlar.



Bu arada Rob da partiye gelmiştir ve şaşırmış gibi yapar. Oysa canı çok sıkkındır. Beth'e bakınır ama göremez. Beth henüz partiye gelmemiştir. Beth geldiğinde Rob'un canının neden sıkkın olduğu anlaşılır. Beth'le araları bozulmuştur.

Rob ve Beth uzun yıllar çok iyi arkadaş olmuşlardır ama bir gün ilk görüntülerde gördüğümüz üzere Rob ve Beth birlikte olmuşlardır. Bu durumsa arkadaşlıklarına zarar vermiştir. Rob, Beth'in partiye erkek arkadaşıyla geldiğini görünce iyice bozulur ve Beth'le konuşmak ister. Ama bir sonuca ulaşamazlar ve Beth erkek arkadaşıyla birlikte partiyi terkeder.






Biraz zaman geçtikten sonra büyük bir gürültü duyulur ve ev sarsılır. Herkes panik olur. Balkona ve çatıya çıktıklarında ülkelerinin tekrar saldırıya uğradığını düşünürler. Karşı bina patlayınca herkes telaşla evden dışarı çıkar. Aşağı indiklerinde her yerde bombalar patladığını ve binaların yerle bir olmaya başladığını görürler. Telaşla oradan oraya koşarken önlerine birden özgürlük heykelinin kafası düşer. Bu arada Hud hala çekim yapmaktadır. Görüntüleri yaklaştırdıkça ileride hareket edip binaları yıkan canlı bir şey olduğunu görür.



Ordunun da devreye girmesiyle şehri boşaltmaya başlarlar. Rob ve arkadaşları da kalabalığın arasına katılır. Ancak köprüden geçmeye çalışırlarken yaratığın köprüyü yıkmasıyla Jason ölür. Rob ve arkadaşları geri dönmek zorunda kalır. Ne yapacaklarını düşünürken Rob'un telefonu çalar. Arayan Beth'tir. Evinde kısılı kalmıştır. Duvarlardan biri üzerine yıkılmıştır, kanaması vardır ve Rob'dan onu kurtarmasını ister. Rob zaten kardeşi Jason'u kaybetmiştir. Aşık olduğu kadını da kaybetmeye niyeti yoktur. Beth'i kurtarmaya gidecektir. Ancak Beth'in evi tam da asıl karmaşanın ortasındadır. Arkadaşları önce panikler ama sevgilisini daha yeni kaybeden Lily Rob'u çok iyi anlamaktadır ve onunla birlikte gidecektir. Marlene ve Hud'da onlara eşlik ederek yardımda bulunacaklardır.



4 arkadaş yıkık sokaklardan ve tünellerden geçmek zorunda kalacaktır. Metro tüneline girip karanlıkta bir sonraki durağa gitmeye çalışırken büyük yaratıkla beliren küçük yaratıklarla karşı karşıya kalırlar. Marlena bu esnada ısırılır.



Buldukları kapıdan girerek ulaştıkları yerde ordunun askerleri vardır. Kurtuldukları için sevinseler de askerlerin Beth'i kurtarmak için yardım etmeyeceklerini anlayınca tek başlarına yola devam ederler. Ancak Marlene ısırıldığı için hastalanmıştır. Gözleri, ağzı kanamaya başladığında askerler onun ısırıldığını anlar ve onu öldürürler. Ekip sayısı 3'e düşmüştür.






Sonunda Lily'nin evine ulaşırlar. Lily hala hayattadır. Onu evinden çıkarıp son helikoptere yetişmeye çalışırlar. Alana ulaştıklarında Hud da yaratığın saldırısına uğrar ve ölür. Lily helikoptere biner ve kurtulur. Rob ve Beth bir sonraki helikoptere bineceklerdir. Binerler de. Ancak o helikopter de yaratığın saldırısına uğrar ve yere düşer.



Rob ve Beth hala hayattadır ancak şehir tümden imha edilecektir. Kamerayı ellerine alıp kalan son dakikalarında çekim yapmaya çalışırlar.

Dediğim gibi filme önyargıyla başladığım ve korktuğum gibi bulmadığım için ben beğendim. Yaratık biraz değişikti kabul, ama zaten çok da görmedik onu. Çekimler güzeldi, rahatsız edici değildi. Filmin uzaylı ya da bilimkurgu tarzında bir film olduğunu da bilmediğim için şaşırdım ve beğendim :)

Matt Reeves'in yönettiği bu film de 2008 yapımı ve IMDB'de 7,6 puan almış.
Hamiş : Cloverfield ile ilgili güzel bir şarkı bulamadığım için sevdiğim Gorillaz'dan Clint Eastwood'u dinletiyorum size.

2 yorum:

Öykücü dedi ki...

Bu filmi ben sinemada seyretmiştim.Sonu kötüydü diye çok sevmedim.

Ama çocuğun kıza duyduğu o büyük aşk,arkadaşlık ilişkilerinin sağlamlığı,esas kızın büyüleyici güzelliği ve esas oğlanın yakışıklılığı filmin en beğendiğim özellikleri.Ana karakterlerin güzel olmasına önem veriyorum evet:P

Çok heyecanlı,çok güzel bir filmin öylesine berbat bitmesi,o kadar emeğe rağmen kurtulamamaları çok üzücüydü.

Çok öptüm.

cinar dedi ki...

Hihihi :) Çok doğru söylüyorsun. Vallahi ben de aynı şeyleri düşündüm. Esas oğlan hakkında tam olarak değil ama esas kız hakkında tam olarak senin gibi hissettim. Benim güzel saydığım kızlardan oldu. Öyle klasik güzelleri beğenmiyorum ama bu kız su gibiydi, maşallah :)

Sonu konusunda da katılıyorum sana. Daha güzel bitebilirdi. Alternatif sonlar da yapmışlar aslında, ama gördüğüm tek fark kasette kalan görüntülerdi. Yoksa imha bombası yine patlıyor ve tüm şehri yok ediyor vs.

Öptüm :)