18 Kasım 2008 Salı

The Fall, 2006 (8,0)



Bu filmi sevgili Craft Woman'ın tavsiyesi üzerine çok seyretmek istedim. Ben eşime söyleyene kadar bir akşam bir de baktım eşim bu filmi getirmiş seyredelim diye. Kalp kalbe bir diye buna diyorlar sanırım :) Seyrettikten sonra sevgili 7. Oda'nin sayfasında da filmle ilgili harika bir tanıtım yazısı gördüm. Severek takip ettiğim blog yazarlarıyla aynı filmleri seyretmiş ve sevmiş olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu filmde de aynı şekilde oldu. Film gerçekten çok güzeldi. Beğenmedim diyecek biri çıkar mı bilemiyorum bu görsel şölene.

Filmimiz sephia bir görünümle başlıyor, hani şu siyah-beyaz gibi olan ama beyazların sarımtırak olduğu renk hali var ya, o şekilde…

Ve bir adam,
Ve bağıran adamlar,
Ve su,
Ve köprü ,
Ve tren,
Ve düşüş,
Ve filmimiz başlar.



Bir hastanenin çocuk servisinde buluruz kendimizi. Alexandria (Catinca Untaru) kolunu kırmış ve hastaneye gelmiştir. Çok sevdiği hemşirelerden Eveleyn'e (Justine Waddell) bir not yazar ve pencereden ona seslenerek notu aşağı atar. Ama not bahçedeki portakal kasalarının üzerine düşer ve Eveleyn nota ulaşamaz. Alexandria hemen aşağı koşar ve notunu aramaya başlar. Ararken başka bir servise girer. Tam dışarı çıkarken Roy (Lee Pace) "Alexandria sen misin?" diye sorar küçük kahramanımıza. Not bir şekilde Roy'un eline geçmiştir ve elindeki küçük kağıdın yazarının bu küçük kız olduğunu tahmin eder. Kız dışarı kaçsa da isminin nereden geldiğini anlatmaya başlar Roy. Ve bir noktada kızın ilgisini çekmeye başarır. Roy hikayeler anlatarak her gün kızın kendisine gelmesini sağlar. Aslında ondan istediği bir şey vardır. Roy da Alexandrie gibi düşmüş (!) ve bacaklarını kırmıştır. Yerinden hareket edemez. İntihar etmek için Morfine ihtiyacı vardır ve ona yardım edebilecek tek kişi Alexandrie'dir.

Kıza her gün hikaye anlatır. Ve biz de Alexandria'nın gözünden hikayeyi yaşarız. Müthiş bir renk cümbüşü içinde, masalsı dünyasına adım atarız bir anda.





5 kahraman, Hintli, doğabilimci Darwin (Leo Bill), Maskeli (Mavi) haydut (Roy), bombacı ve köle, Vali Odious'tan nefret etmektedir ve hepsi de tek tek valiyi öldüreceklerine dair yemin ederler. Birlikte valinin peşine düşerler hikayede.





Alexandria kendisine hikaye anlatılmasından son derece memnundur. Hatta iyileşip de hastaneden ayrılmak istemez. Çünkü Roy'dan ayrılmak istemez.

Hikayenin başında Roy, asıl kahramanı Alexandria'nın babasıymış gibi göstermeye çalışsa da Alexandria kahramanı Roy olarak görmek ister ve hikaye bu şekilde devam eder. Sona yaklaştıkça Roy hikayesindeki adamları bir bir öldürmeye başlar. Buna eş zamanlı olarak Alxandria'nın getirdiği ilaçları yutmaya başlamıştır.



Aslında her şey bir kız içindir. Roy sevgilisi tarafından terk edilince intihar etmeye kalkışmış ama sonuçta bacaklarını kırmıştır. Hikayesinde de güzel bir kızın peşinden gider ama kızın kendisini aldattığını görünce hikayede de yaşamına son vermek ister…

Film tek kelimeyle harikaydı. Son zamanlarda seyrettiğim en iyi filmdi hatta. Hem konusu hem görüntüsü itibariyle çok çok beğendim gerçekten de. Kesinlikle tavsiye ederim.

Film aslında 2006 yapımı ve IMDB'de 8 puan almış. Jennifer Lopez'li The Cell'in yönetmeni Tarsem Singh yönetmiş bu filmi de. The Cell de değişik ve güzel bir filmdi bence.



Lee Pace'i Pushing Daisies adlı televizyon dizisinden biliyoruz asıl olarak. Birkaç filmi daha var ama ben seyretmedim sanırım. Tanıdık gelmedi isimleri.

Catinca Untaru'nunsa ilk filmi. Hayranlık uyandırıcı bir performansı var gerçekten de. Bu kadar doğal ve güzel nasıl oynar bir insan, hem de 11 yaşında, şapka çıkartıyorum kendisine. Üstelik film çekildiği sıralar sadece 9 yaşında idi.

Filmi Alexandria'nın hayalgücüyle seyrettiğimiz için kötü adamlar falan da hep onun bildiği ve gördüğü kadarıyla karşımıza çıkıyor. Mavi haydut ve arkadaşlarını durdurmaya çalışan askerlerle Alexandria'nın hastanede gördüğü röntgen teknisyenleri arasındaki benzerlik falan çok güzeldi mesela. Neyse ben uzatmayayım daha fazla. Siz en iyisi oturun bir güzel seyredin bu filmi :)

Daha çok fotoğraf için buraya tıklayabilirsiniz.

7 yorum:

Vladimir dedi ki...

Ben bu filmi günlerden beri mutlaka izlemek istiyorum. İnternetten paylaşım sitelerinden aradım taradım bulamadım, pazar günü gittiğim dvdci o gün dvd satmadığını söyledi (prensipli dvdci)yarın şansımı yine deneyeceğim.

uzun bacak dedi ki...

Çınarcım,

Filmleri çok güzel anlatıyorsun hepsini izleyesim geliyor :)

Ben de çok merak ettim şimdi...

En yakın zamanda izlemek istiyorum.

muck

Adsız dedi ki...

Hikayesi, oyuncuları ve görselliğiyle büyüleyici bir masaldı bu film. Arşivlerde blu-ray olarak saklanması gerekiyor. Tabi önce bir blu-ray oynatıcı almak lazım :) Değerli yönetmenimizi listemize ekliyoruz. En sonda verdiğin linkteki sitesinde bulunan fotğraflarda çok güzel.

Adsız dedi ki...

Canım benim enişteye de tşk ederiz Romantica Exotica süperdi değil mi? Videosuda var canım al benden ekle izlemek isteyenlere ön bilgi olur belki. Kocaman öperim.

cinar dedi ki...

@ Vladimir, bulamazsan haberdar et beni. İş yerine falan postalayabilirim memnuniyetle.

@ Uzun Bacak, teşekkür ederim :) Sen beni sevdiğin için öyle geliyordur. Seyredin mutlaka!

@ Bademim, iyi ki varsın canımıniçi :)

@ Teşekkür ederim Craft Woman. Seyretmek isteyen gelsin senin blogdan seyretsin işte, yeri belli nasılsa :)

7.oda dedi ki...

ben de merak ediyorum bu filmi beğenmeyen çıkar mı acaba :)
defalarca izlenesi film :)

aysema dedi ki...

Ben de ilk fırsatta izlemek istiyorum. Teşekkürler paylaşım için...