12 Kasım 2008 Çarşamba

Once, 2006 (8,1)

Haftasonu Melih’ciğimiz geldi. Çekirdek ailemizden biri gelmiş gibi sevindik Badem’le :) Çok güzel bir haftasonu geçirdik. Melih’in engin bilgisi sayesinde sinema dağarcığımızı, şarkı dağarcığımızı genişlettik. İnsan her şeye meraklı olmayagörsün, anlat anlat bitiremedi :) Film listemizde seyredilecekler kısmında üst sıralara aldırdığı filmlerden birini seyrettik evvelsi gün. Diğerlerini de seyrettikçe anlatabileceğim umarım. Bu aralar yazma konusunda biraz sıkıntım var. Epey ara verdim ya, ondan sanırım.



Gelelim filmimize. Aslında 2006 yapımı. Vizyona girdiği zaman özellikle müzikler konusunda epey ses getirmiş, biz atlamışız nedense, seyredememişiz düne kadar. Ödüllerini yiyeyim, şarkılar cidden çok güzeldi!

Melih film hakkındaki duygu ve düşüncelerini aktarabilmek için filmle ilgili kısa film seyrettirdi bana. 1-2 dakikalık görüntüler sonunda ekranda bir yazı belirdi : “How often do you find the right person? (Hayatınızda kaç kere dpğru insanı bulursunuz?”. Ve filmin adı beliriyor bu sorudan sonra : “Once* (Bir kez)”.

İşte bu kısa film sonrasında film hakkındaki merakım daha da artarak koltuğa geçtim ve seyretmeye başladım.



Adam (Glen Hansard, aslında filmde ana karakterlerin isimleri yok gibi, zaten kadro yazısı geçerken de adam ve kadın şeklinde geçiyor başroller) kendi çapında müzik yapan biridir. Annesi öldükten sonra babasının elektrik süpürge tamircisi dükkanında çalışmaya başlar. Arta kalan zamanlarındaysa sokaklara çıkıp gitarıyla kendi bestelediği şarkıları söyler.



Bir gün yine böyle şarkı söylerken Çek bir kızla tanışır (Marketa Irglova). Kız adamın şarkılarına hayran olup onunla sohbet etmeye başlar. Adamın süpürge tamircisi olduğunu öğrenince kendi bozuk süpürgesini tamir edip etmeyeceğini sorar ve ertesi gün için anlaşırlar. Ertesi gün akşam olunca adamın her gün gelip şarkı söylediği sokağa elektrik süpürgesiyle gelir kız. Ama adam çoktan unutmuştur verdiği sözü. Yine de kızı kırmaz ve birlikte babasının dükkanına giderler. Adam kızın arkadaşlığından zevk almaya başlar. Eski sevgilisi tarafından yeni terkedilmiştir ve bir arkadaşa ihtiyacı vardır. Adam albüm çıkartma hayalleri kurar bir yandan. Bu yeni arkadaşının piyano çaldığını öğrenince onu dinlemek ister. Kız memleketinde piyano çalabilirken eşini memleketlerinde bırakıp Dublin’e geldiğinde parasızlıktan sokaklarda çiçek satma, evlere temizlikçi olarak gitme gibi işler yapar annesi ve küçük kızına bakabilmek için. Aynı zamanda bir dükkandan izin alarak ara sıra oraya gidip satılık olan piyanolardan birinin başına geçip pratik yapmaya devam etmektedir. Kızın da kendi besteleri vardır.





Adam sonunda albüm hayallerini gerçekleştirmeye karar verir. Bunun için Londra’ya gidecektir. Ama öncesinde Dublin’de bir albüm hazırlaması ve bunu Londra’ya götürmesi gerekir. Bunun için sokakta tanıdığı sokak müzisyenleri ve kızdan yardım ister.



İşte bu film de müzikle dolu geçen 1 haftadan bahsediyor. Peki sonunda ne oluyor? Adam ve kız hayatlarında bir kez bulabilecekleri bu yakınlığa tam gaz devam mı ediyorlar yoksa kız eşine, adam eski sevgilisine mi dönüyor? Bilmem :) Sadece müzikleri için bile seyretmeye değerdi bence.

Asıl adam karakterindeki Glen Hansard İrlandalı Frames grubunun solistiymiş. Adam hakiki şarkıcı yani. Ben ses rengini Cat Stevens, ay pardon Yusuf İslam’a benzettim. Hoşuma gitti yani. Bir sürü filme de şarkı yazmış.

Marketa Irglova da şarkı yazarı. Bu filmdeki Falling Slowly isimli şarkıları için Glen Hansard ile birlikte Oscar ödülü almışlar. Başka ödülleri de var. Buradan bakabilirsiniz.

Filmi John Carney yazmış ve yönetmiş. IMDB'de 8,1 puan almış ki oldukça yüksek. Sonuç olarak beklediğim gibi bir aşk filmi olmasa da ben de beğendim.

Benim şöyle bir durum da var tabi. Filmi seyrederim. Güzeldir ama öldüm bittim gibi güzel gelmemiştir. Aradan zaman geçer, anı durumuna düşer film de. İşte anı durumundayken filmden bir kare görürüm, şarkısını dinlerim ve ta taam! Film aniden olduğundan daha güzel bir anlam taşımaya başlar benim için. Bu sanırım biraz da filmi seyrettiğim zamanla alakalı bir durum. O günlerdeki genel halim, mutluluğum, arkadaşlarım vs. Bana bunları hatırlattığı için değeri artar belki de. Bu filmin üzerinden o kadar zaman geçmedi henüz. Ama yine de seyrederken aldığımdan daha büyük bir keyif alıyorum filmi hatırladığımda. Bunda da güzel şarkılarının etkisi var gibime geliyor. Dinledikçe daha iyi anlayacaksınız beni. İyi seyirler ve keyifli dinleyişler! :)

* : Once İngilizce'de hem bir kere hem de bir zamanlar anlamına gelir. Film Türkçemize de bu ikinci anlamı olan "Bir Zamanlar" olarak çevrilmiş.

11 yorum:

ABİ dedi ki...

Son paragrafta filmin sonradan anlamlanması olayı bende hem filmlerle ilgili bâzen de şarkılarla ilgili olabiliyor..
bi'şarkı dinlersin.. çok sarmaz.. ama onra ööle bi'olay olur.. o şarkıyı hatırlarsın.. gibi..
sevgiler..

Benim Hayatim dedi ki...

Çınarcım, Melih kimdi?

Filmi merak ettim.

Tüm yazılarını okuyorum bazen yoğunluktan yorum yazamıyorum. Nedir sizinkilerin durumu? Testlerden birşey çıktı mı?

cinar dedi ki...

@ Abi evet aynen dediğin gibi işte. Zamanlamayla ilgili :)) Sevgiler.

@ Benim Hayatım, Melih aslında eşimin üniversiteden en yakın arkadaşı olarak ailemize girdi diyebilirim. Ama ben de onu çok sevdim hatta nikah şahidimizin o olmasını istedim, o da kabul etti sağolsun. Şimdi de aileden biriymişçesine görüşüyoruz :) İlgin için çok teşekkür ederim bu arada. Babamın kalple ilgili testleri iyi çıktı, çok şükür. Brucella henüz belli değil. Belli olunca haberdar edeceğim merak edenleri. Tekrar teşekkürler. Sevgiler.

Vladimir dedi ki...

Bu film hiç dikkatimi çekmemişti. Sırf sakinliği ve müziklerinden dolayı bile izleyebileceğim bir film, merak ettim. Umarım bir yerlerden bulur, download ederim. İyi ki izlediğin filmleri bizlerle paylaşıyorsun. Teşekkürler.

cinar dedi ki...

Vladimir, yüzümde kocaman bir gülümseme. Teşekkürler! :)

Güneşli Günler dedi ki...

AAA ne güzel eski Çınar geri geldi. Bugünlerde böyle bir film izlersem sanırım ağlayabilirim, duygusallık hat safhada çünkü. Çok güzel anlatmışsın ama o dediğin sonradan anımsama bendede çok oluyor, en çok da şarkılarda. :))

cinar dedi ki...

Geldim ya :) daha çok yazabilmeyi umut ediyorum şu anda :)) Sevgiler Ahimsa'cığım :)

7.oda dedi ki...

ben de not ettim hemen ajandama :)

Adsız dedi ki...

Güzel bir film diyebilmem için sonunu bilmem gerekiyor:P Sonu üzücüyse sevemem bu filmi:)

Brucella geçiren kadının on sene bebek düşünmemesi gerekiyor sanırım.Aman diyeyim!!

Üstelik Brucella etten de geçebiliyor.Hasta etlerin değdiği salata malzemelerinden vs de.

Sevgiler..

öykücü

Derin Sularda dedi ki...

Yeniden seni film anlatımlarınla görmek çok sevindirici, inanki izlemiş kadar keyif alıyorum hatta geçen gün eşimle konuşurken "önce Çınar'ın sitesine bakmam lazım o filmi izlemek için" derken yakaladım kendimi yani sen beğendiysen bende beğenirim kesin;)
Neyse tekrar buralarda olman çok güzel.

Sevgiler.

cinar dedi ki...

@ 7. oda, umarım beğenirsin.

@ Öykücü sonunun kime göre güzel olduğu asıl soru burada. Bana göre mutlu sonla bitmedi ama aslında iki karakter de istediklerine kavuştular gibi.

@ Yıldız Yağmurları, çok teşekkür ederim. Onur duydum :) Sevgilerimle..