10 Temmuz 2009 Cuma

Sıkıntı / üzüntü ve muz kabuğu

Yazamadım, sıkıntılıyım vıdı vıdı vudu...

Ama hala buradayım. Merak edenlere teşekkür eder sevgilerimi istirham ederim. Kısaca özet geçmek istiyorum.

8 Temmuz sevgili dostum Uzunbacak'ın doğumgünüydü. Tekrar nice yıllara, nice güzel yaşlara canım arkadaşım. Hep sevdiklerinle, ve mümkünse hep bizle tabi ki :) Bundan sonra yanımızda Tuna'cım da olunca her şey tastamam olacak Çınar'a kadar :))

Sonraki gün yani 9 temmuz da yine kadim dostum Emre'nin doğumgünüydü. Ona da aynı dileklerle. Hayat dostlarla güzel :)

Sonraki gün, yani bugün yine çok sıcaktı. Sıcaktan baygınlık geçirecektim neredeyse. Klima bile hafifletmedi sıkıntımızı yani o derece. Tabi bunda öğlen yediklerimizin de etkisi büyük olsa gerek. İki gün önceden arkadaşlarla sözleşmiştik. Herkes bir çeşit yapsın, öğlen hep birlikte bahçeye çıkıp piknik mahiyetinde bir zaman geçirelim diye. Çok iyi hoş oldu da sonrası baya sıkıntılı oldu işte.

Evelsi gün meme ultrasonum için kontrole gittim. Daha önce 3 ay sonraya kontrol vermişlerdi. 3 olan sayı bu sefer 6'ya çıktı. Biraz moralim bozuldu elbette. 3 ayda bu kadar çoğalması mümkün değilmiş. Önce bakan arkadaş görmemiştir muhtemelen dedi ultrason doktoru. Cerrah olan kendi doktorum da aynı şekilde yorumladı durumu. İkisinin de uzlaştığı bir nokta daha vardı. Bu 6 sertliğin hepsi de fibroadenom olduğu için korkulacak bir şey yokmuş. 3 ay sonraya bir kontrol daha yazıldı tabi :(

Bu haftasonu kendimizi deniz kenarı güzel bir yere, mesela Kerpe'ye atalım dedik biz de. Hava durumundan sonra planlarımız tam anlamıyla suya düştü. Plansız bir haftasonu geçireceğiz sanırım.

2 senedir fazladan yaptığımız işler için bundan sonra ilave ücret alacağımızı öğrendik. Tabi ki çok sevindik. Hatta yazının maliyeye intikal ettiğini ve o noktaya geldikten sonra elbette imzalanıp 1-2 ay içinde maaşlarımıza ek olarak gelebileceğini duymak bu sıcaklarda süper bir serinlik gibi geldi :) Yine de alana kadar bir kesinlik yok elbette. Bu devletin işleri belli olmaz malum..

Ferhan Şensoy'un Karagöz ile Boşverinbeni'sini bitirdim. Diğer kitapları kadar zevk almadım. Kumrular ve sıkıcı iş hayatı ile ablasının evlen baskısı hakkında kareler vardı. O bitince elime Aslı Erdoğan'ın Taş Binalar'ını aldım. Henüz başındayım.

Devrim Arabaları'nı seyrettim. Çok üzüldüm, çok hırslandım, kötü adamlara lanet ettim ve sonunda ağladım. Eskişehir'e kadar gidip de Tülomsaş'a giremediğimize bir kere daha pişman oldum.

Sonbahar'ı seyrettim. Tahmin ettiğim kadar etkilenmedim. Bu aralar çok ruhsuzum zaten. Belki de ondan bilmiyorum. Kötü film demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ama beni derinden etkilemedi.

Fringe'in ilk sezonunu bitirdik ve üzüldüm.

Bu aralar bir de taşikardim başladı. Psikolojik, fiziksel her türlüsünden olmaya başladım sonunda. İşte hastanede çalışınca hastanenin doktorunu seçmek mecburiyetinde kalıyorsun "etik olarak". Ama istemiyorum. Hacettepe'ye gidip tam teşekküllü muayene olmak istiyorum. Eko, Efor yaptırıp Holter taktırmak istiyorum. Direkt sevk de etmiyorlar "etik olarak". Yasadaki açık kapıyı arıyorum. Hatta buldum sanırım. Ama önümüzdeki haftasonu nöbetçiyim, sonra da izne çıkacağım. Bu iş de Ağustos'a ertelenecek bu şekilde.

Şimdilik bu kadar.

15 yorum:

aysema dedi ki...

Öncelikle geçmiş olsun. İnsan doktora gitmeye korkuyor...

Devrim Arabaları gerçekten çok etkileyici. Sonbahar'ı ben beğendim.

Şimdiden iyi dinlenceler...

Karōshi dedi ki...

Sevgili Çınar;
Korkulacak bir şey yok denmiş.. olmasın da hiçbir zaman. Bir anda birçok şey yazmışsın.. kaptırdım gittim ben de okurken:) Herbirine ayrı bir şey söylemek lazım ama.. ben şimdilik bu kadar yazayım.. eski yazılarını okumam lazım..

sevgiler
Ayşe

cinar dedi ki...

@ Sevgili Aysema, çok ederim. Hep korkuyoruz doktorlardan da hastanelerden de. Ama aslında ben bu konuda biraz şanslıyım. Onlardan birinde çalıştığım için koridorlardan geçmeye, muayene olmaya falan çok korkmuyorum. Hatta benim damarlarım çok zor bulunur. Kan aldırmak bile çok zordur benim için. Ama işin içinde olunca en iyileri de bilebiliyorsun. Tek vuruşla işlem tamam oluyor :) Sağlıklı günler dilerim.

@ Sevgili Karōshi, öncelikle hoşgeldin :) evet öyle dendi de insanın içinde acaba kötüye çevirir mi hissi oluyor itiraf edeyim. Çevirmez de dediler gerçi. Ne bileyim işte, moral bozucu yine de. Teşekkür ederim. Sevgiler.

ABİ dedi ki...

ya o damar bulma problemi bende de vardır ama dediğin gibi ehil biri küt diye buluyor valla... çok geçmiş olsun...

cakiltasi dedi ki...

çınarım için sıkılmış senin. yumuğu gönderiyim bir anda sıkıntını alsın onunla köşe kapmaca oynayın. sen kaç o üstüne zıplamaya çalışsın:)

geçmiş olsun cicikom.doktorların ikisinin de mutabık kalması güzel bir gösterge di mi? bir de o hastanede çalıştığın için orada kontrol olma zorunluluğu hakikat hiç hoş değil. sen tatile gittiğinde sanki acil gitmen gerekti gibi gitsen?

dert etme hiçbir şeyi. öyle zaman zaman giriyoruz bir kuyuya karanlıkta oturuyoruz.

öptüm çok.

uzun bacak dedi ki...

Çınar'cım, sevgili dostum,

Teşekkür ederim canım. Nice mutlu yıllarda umarım hep bir arada oluruz. Peşinizden gelebilirsek ;)) Taşikardi de nerden çıktı :(( Neyse ben seninle uzun uzun konuşurum ;) mucuksss

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çok geçmiş olsun Cınar'ım,
Sanırım süt bezeleridir bunlar. Sen kontrollerini imal etme ama da korkma.
Sana bir bebek gerek gibi görülüyor.
Dostlarının doğum günlerini de kutlar nice birliktelikte doğum günleri dilerim.
Sevgilerimle...

Çınar dedi ki...

Selam Adaşım; Çok geçmiş olsun. Merak etme önemli birşey değil diyeceğim ama insan nasıl hissediyor biliyorum. Sen de biliyorsundur, fibroadenom 10 kadından 6 -7 sinde var. Tabi takip altında tutulmalı.

Devrim Arabaları, imkansızlıklar içinde, bir avuç mühendisin verdiği mücadeleyle ortaya çıkmış. Sonunda da ne yazık ki benzini bitti diye ortalıkta bırakılmış. Tamamen yerli yapım ilk otomobildi... Filmini ben de çok beğendim

Sevgiler

cinar dedi ki...

@ Abi, işte o ehil birine her zaman rastlayamıyoruz. bende kabus oldu zaten, o hemşire yoksa tahlil falan yazdırmıyorum :))

ABİ dedi ki...

Bizim ufaklığın geçenlerde 5 gün iğne olması gerekti.. koluna kelebek taktırdık her gün popodan yemesin diye.. Aysun var bi tane eli hafif.. giderken biz sürekli baba - kız " Hemşireee Aysssuunn, Aşımızı yaapppssuuunn" diye şarkılı türkülü gittik..:))

cinar dedi ki...

@ Çakılım gönder gönder, ben de onunla birlikte zıplarım evde, kafama da bir huni takarsam tam olur :)) Sıkıcı evet ama unuttum bile artık. Yapabileceğim bir şey yok çünkü şu noktada. Takvimime sonraki 3. ayı işaretledim yalnızca. Zamanı geline kontrole gideceğim.

@ Uzunbacakçım, taşikardimden bahsetmedim mi ben sana ya? Annemlere söylemedim ha bu arada :))

@ Nur hanımcım, yok süt bezesi değiller maalesef. daha önce ameliyat da olmuştum ama tekrarladı. memenin iyi huylu hastalıklarıymış fibroadenom ve fibrokist. kontrol edilecek işte sürekli. hayırlısı bakalım. allah herkese istediği zaman versin bebek. teşekkürler :)

@ Sevgili Çınar :) Böyle de kendime seslenmişim gibi geliyor :)) Hoşgeldiniz. Evet çoğu kadında oluyormuş. kötü huylu olmadıktan sonra çok sorun değil aslında da dönüşebilir mi hissi yok mu işte o kötü. Dönüşmez de dedi gerçi doktorlarım. kontrol ettireceğiz artık sürekli.

@ Abi sürekli iğnelerde en güzel çözüm branül zaten. hem çocuklardaki branül iğnesi de çok ince. ama yine de can yakıyor tabi. geçmiş olsun size de.

7.oda dedi ki...

öncelikle çok geçmiş olsun.. yapabileceğim herhangi bir şey olursa lütfen mail at bana :) sağlığınla ilgili bişi gelmese de elimden, bikaç film yollar mutlu ederim seni :)

Devrim Arabalarını ben hala izleyemedim yahu..
Sonbahar ı ise sinemada değil de evde izleseydim güç olurdu bitirmek..
Fringi izlemedim ama hala inatla Harper's Island ı öneriyorum herkese :)

cinar dedi ki...

@ Sevgili 7. Oda :) Çok teşekkür ederim samimiyetin ve ilgin için.
Ben de sana film yollayabilirim her zaman. söylemen yeterli :) Harper's Island aklımda. Ama tamamını indirmeden başlamak istemiyoruz. elimizdekiler bir bitsin de sıra ona da gelecek :) Çok teşekkürler.

Benim Hayatim dedi ki...

Canım, hastalık psikolojisi insanın tüm karakterini değiştirdi. Dokuların iyi huylu olması çok büyük şans. İnsan kurmadan duramıyor biliyorum ama içini serin tut. Kötülükleri düşünerek çağırdığımıza inanır oldum.

Aslı Erdoğan'ı bloglar da duyarak bende okumaya başladım. Kabuk Adam ve Mucizevi Mandarin okunmayı bekliyor.

Bu sıralar İst'te gelmeyi düşünüyor musun? Yüz yüze görüşmeyi çok isterim.

cinar dedi ki...

sağolasın Aysuncum. Kafaya takmamaya çalışıyorum işte :)
Bu cuma İstanbulda olacagim. Akşama. Ertesi gün de Çeşme için yola çıkacağız. Dönüşte, 1 ağustosta yine İstanbulda olacağım. 17:00 a kadar Bağdat Caddesinde dolanırım muhtemelen. Gelebilirsen ben de çok memnun olurum görüştüğümüze. Olmazsa da bir dahaki sefere ikimiz için de uygun olan bir yerde seve seve buluşurum şekercim. ben sana telefon numaramı da yazayım hemen e-posta ile :) Öptüm çok.