20 Mart 2008 Perşembe

Fleet Sokağının Şeytan Berberi : Sweeney Todd

Dün Uzunbacaklarla birlikte oturduk Sweeney Todd'u seyrettik. Öncesinde güzelce karnımızı doyurduk tabi. İş çıkışı market market dolaşıp hamile olsam kesin aş eriyorum diyebileceğim bir durumda mantı arayıp da bulamayınca eve pizza servisine başvurmak zorunda kaldık. Ühü :(


Benjamin Barker (Johnny Depp) güzelliğiyle herkesi büyüleyen eşi ve minik kızıyla mutluluk içinde yaşayan bir berberdir. Kasabanın yargıcı Turpin de (Alan Rickman) Barker'ın karısının güzelliğinden etkilenir ve Barker'ı asılsız suçlarla tutuklatıp 15 yıl kalacağı hapishaneye gönderir.



Yıllar sonra Benjamin Barker eski kimliğini hapishanede bırakmış ve intikamını almak üzere yeni ismi Sweeney Todd ile kasabaya dönmüştür. Önce eski evine gider. Alt katta turta yapan Mrs. Lovett ile tanışır ve karısının yıllar önce intihar ettiğini, kızınınsa yargıç Turpin tarafından evlat edinildiğini öğrenir.


Öncelikli olarak düşündüğü şey kızını kurtarmak değil intikamını almaktır. Bunun için eski usturalarını bulup işe girişir. Yeni işi insanları turtacının üst katındaki berber dükkanına çekip boğazlarından kesmek ve onları öldürmektir. Mrs. Lovett'a göre bu savurganlıktır. Onca et ziyan olmaktadır. Bunun üzerine Todd'la ortak bir işe girişirler. Todd öldürmekte, Lovett'sa yeniden düzenlediği dükkanında leziz etli turtalar yapmaktadır.


İşleri iyi giderken Mrs. Lovet'ın yanına aldığı çırak ve kasabada deli gibi dolaşan pasaklı bir kadın ortada bir şeytanlık olduğunu anlar ve bunu herkese söylemeye çalışırlar. Mrs. Lovett çocuğu kıyma yaptıkları mahzene kilitler. Deli kadınsa çoktan mübaşiri çağırmıştır. Ama Todd buna hazırlıklıdır. Mübaşiri öldürür. Sonra kadını da öldürür hatta daha sonra evlatlık kızını aramaya gelen yargıç Turpin'i de öldürür. Etrafta kimsecikler kalmayıp da mahsene indiğinde deli kadını yerde yatarken görür ve birden onu tanır. O karısıdır. Mrs. Lovett ona yalan söylemiştir. Todd çok sinirlenir ve Lovett'ı fırına atar. Bu arada çırak çocuk da mahzende saklandığı yerden çıkar ve Todd'un yere düşürdüğü usturayı alıp onun boğazını kesmek suretiyle filme son verir..


Hepsini neden anlattım? Çünkü meraklı okuyucularımız var :) Anlatmasam hemen zıplyorlar. Zaten filmi seyrederken kendinizi korku filminden ziyade değişik kostümler, değişik insanlar görmek için gittiğiniz bir müzikalde sanıyorsunuz. Ben bu tip bir filmde müzikal fikrinden çok hoşlanmadım ama yine de yönetmene şapka çıkartıyorum.

Bu müzikal korku filmini tabi ki Tim Burton yapmış diyeceğim çünkü Tim Burton garip filmlerin adamıdır. Filmin ilk sahnelerinden itibaren onun elinden çıktığını anlarsınız. Adam acaip fantastik :) Ben çok seviyorum. Corpse Bride (anime) daha önce de Depp'le birlikte çalıştığı Sleepy Hollow, Edward Scissorhands, küçüklüğümden beri çok severek seyrettiğim Beetle Juice, yenilerden Charlie and the Chocolate Factory hep bu fantastik adamın elinden çıkmış. Bana göre iyi ki var yani :)

Alan Rickman'ı nerden tanıdığımıza gelince öncelikle "Severus Snape" ile Harry Potter serisinden diyeceğim. H.P. ve Felsefe Taşı, H.P. ve Sırlar Odası, H.P. ve Azkaban Tutsağı, H.P. ve Ateş Kadehi, H.P. ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı şimdiye kadar o güzel kitaplardan filmleştirilenler. Daha önce bahsettiğim Perfume: The Story Of A Murderer adlı filmde de oynuyordu.

Helena Bonham Carter'ı ise hep değişik karakterlerde seyrettik. Fight Club buna güzel bir örnek. Daha önce bahsettiğim Conversations With Other Women'da da oynuyordu. Eşi Tim Burton'un Charlie and the Chocolate Factory filminde de rol aldı. Corpse Bride'ımızın sesinin de onun sesi olduğunu hatırlatmak gerekir.

Johnny Depp'in 15 yaşındayken ilk olarak müzikle aleme girdiği düşünülürse şarkıları nasıl bu kadar güzel söylediğine şaşmamak gerekir (benim unuttuğum bu bilgiyi Uzunbacak hatırlattı).

Filmle ilgili daha fazla bilgi için sevgili Gülçin'in bloguna bakabilirsiniz.

7 yorum:

Sıdıka dedi ki...

Bu filmin ilk sahnesini seyrettim. Johnny gemideydi sanirim. o dakika Tim Burton cekseydi bu kadar olurdu dedim. Tim Burton'mis meger. Muzıkal baslayinca acilen kapattim. Bende yakistiramadim boyle bir filme muzikali. Acaba tekrar denesem mi :)

Esra dedi ki...

Tam da bu film Tim Burton filmi olsa gerek diye dusunuyordum ki... oyle oldugunu gordum. :-)

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Korku filmi seyredemesem de böyle ilginç kostümler ve sevdiğim oyuncular olunca bazen ucundan kıyısından bulaşıyorum.:)

Adsız dedi ki...

Hello. This post is likeable, and your blog is very interesting, congratulations :-). I will add in my blogroll =). If possible gives a last there on my blog, it is about the TV de LCD, I hope you enjoy. The address is http://tv-lcd.blogspot.com. A hug.

Adsız dedi ki...

Ben sevemedim filmi ya Anesteziyi izledim onu tavsiye ederim canım

cinar dedi ki...

@ Sıdıka aynen dediğin gibi. İlk kareden belli oluyor :) Seyredilebilir bence..

@ Esracım Tim Burton herkeste aynı tadı bırakıyor demek ki :) Filmi görür görmez bir insana yakıştırmak o insan için ne olağanüstü bir şey değil mi?

@ Fİkriminincegülü korku filmi gibi değildi bence. Yani ben hiç ama hiç korkmadım. Filmin ayrı bir havası vardı dediğim gibi. O büyüye kaptırınca akan kanları farketmedim doğrusu :)

@ Edicim Anesteziyi seyretmedim henüz. Ama seyredersem yorumlarımı buraya yazarım. Öneri için teşekkürler.

kedi dedi ki...

ÇINAR KOŞŞŞŞ
BU FİLMİ SEYRETTİK SAYENDE.

YORUMLARI VIP BLOGUMDA
EHİİİİİİİİİ