23 Haziran 2007 Cumartesi

saat akşamın 8'i

Saat akşamın 8'i. Bademle birlikte, yıllık izinlerimizde gittiğimiz tatil yerlerindeki muhteşem deniz manzaralı, leziz yemekleriyle ünlü lokantaları aratmayacak, yalı caddesindeki açık havada, engin deniz manzaralı masamızda oturuyoruz. Ben deli gibi açım. Ama Badem demlenmek istiyor önce. Demlensin, ben de manzaranın keyfini çıkartır açlığımı bastrırırım biraz.
Masamız Badem'in sipariş ettiği peynir, kavun, kırmızı biber salatası(ya da turşusu), patlıcan salatasıyla donatılıyor birden. Badem'in aslan sütü de masadaki yerini almış. Ben masadakilerin çeyreğini mideme indirmişim bile, diğer çeyreği de tabağımda.

Birden telefonum çalıyor. Susmayı hiç beceremeyen telefonum. Yok canım diyorum, sülük bankacım değildir. Neredeyse bütün bir gün aramadı. Açıyorum telefonu. Sülük bankacım değil. Güzel bir oh çekiyorum. Sonrası dumur. Sülük bankacımın arkadaşı bok böceğiymiş arayan. Badem'in kuzenini istiyor bu sefer telefona.. Yine isim ve soyismiyle. Şaka mı bütün bunlar diye düşünüyorum. Ama hayır şaka değil. Ben kendim genel müdürlüğü bizzat aradım. İtiraz eden olmadı. Biz böyle aramalar yapmıyoruz ya da sizi aramadık diyen olmadı. Sistemden telefon numaramın yanına artık aranmak istemediğimi belirten not koyduklarını söylediler bana. E o zaman bütün bunlar ne anlama geliyordu? İlkten dumurla biraz saçmaladım sanırım. Sonra toparladım ve alakasızlığın alakasını anlatmalarını istedim. Bişiler anlattılarsa da ben dinlemedim ve anlamadım. Artık çok sıkılmıştım. Üstelik bu sefer işyeri gibi sıkıcı ve kapalı bir yerde de değildim. Manzaranın keyfini çıkartırken açlıktan ağlayan mideme emzik veriyordum. Şimdi sırası değildi.

Keyifler bozulmamalıydı ve ben sakin olmalıydım. Bunu başardım da! Sakinliğimi koruyarak beni bir daha aramamalarını rica ettim. Rica ettim evet çünkü o an için elimden daha iyisi gelmiyordu ama yine de bu olay burda son bulmalıydı..

Hikayemin sakinleştirici gerçeğini farkettim birden. Okuduğum kitap bana da Julian'ın bulduğu gibi bir bilgelik mi katmaya başlamıştı? Yok canım daha neler.. Ama yine de sanki başka bir farkındalık vardı bende. Bu kitap başkalarına da tavsiye edilmeliydi. Hatta öncelikle Badem'e. Onun da hayatına dair değiştirmesi gereken çok şey vardı. Ama zor değildi hiçbiri de. Temelde sevmek ve mutlu olmak vardı ne de olsa..

Ferrarisini Satan Bilge'yi siz de okuyun derim..