9 Mayıs 2008 Cuma

Fotoğrafın Dili


Jen en önde yürüyordu. Arkasında Simon, Dan ve diğerleri vardı. Karanlıktı etraf. Uzun duvarlar arasında tek tük olan aydınlatmalar yönlerini bulmalarına çok yardımcı olmuyordu ama Jen ve diğerleri yılların verdiği tecrübeyle günışığında gibi rahat ediyorlardı karanlıkta.

Uzun uzun havuzlar vardı. Yansıttıkları hafif ışıktan anlaşılıyordu bu. Havuzların arasında dar yollar vardı. Tek sıra halinde yürüyorlardı bu yüzden. Yanyana 3'lü havuz vardı soğuk duvarlar arasında. Yürünecek de 4 dar yol. İkisi havuzların arasında, ikisi duvarların dibinde. Bu şekilde boylu boyunca uzanıyordu havuzlar. Yolun sonu görünmüyordu ama ellerinde umutları vardı bu sefer.

Saatler süren yolun sonuna geldiklerinde karşılarına daracık bir aralık çıktı. 3 demir parmaklıklı ufacık bir aralık. Duvarın sonunda bir kapı olmalıydı Dan ve Simon'a göre. Projelerde öyle görünüyordu. Ama yoktu işte.

Jen senelerdir tek başına buraya gelir ama parmaklıklardan elini çıkarmaya bile korkardı. Orda gördüğü aydınlık hoşuna giderdi sadece. Aydınlığa bakıp umut etmek hoşuna giderdi. Ama dünya eskisi gibi değil denmişti bir kere. Şimdi içinde bir şeyler kıpır kıpırdı. Eski yaşantılarına geri dönebilecekleri düşüncesi bile kalbinin çılgın gibi atmasına neden oluyordu şimdi.

Dan aniden ter içinde kaldı. Karşılaşmayı beklediği kapı değildi bu. Acaba yukardakiler Dan ve Simon'un yapmaya çalıştığı şeyi anlayıp çıkış kapılarını kapatmış olabilir miydi?

Burdan çıkmanın bir yolu olmalıydı..

4 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sanırım çok uzun sürecek,
merakla bekliyorum.
Sevgiler..

cinar dedi ki...

:) Aslında uzun sürmesini çok isterim ben. Yine de sonuna karar verdiğimde bitireceğim :)
Teşekkür ediyorum, benden de sevgiler.

uzun bacak dedi ki...

merhaba çınarcım,

Merakla bekliyorum.

Yazı kabiliyetin var, resim kabiliyetin zaten süper. Müzik konusunda da çok duyarlısın. Sanatçı olmalıymışsın sen. Ahh ahhh... :)))

cinar dedi ki...

aaaay o kadar yorgunum kii :)