22 Nisan 2010 Perşembe

The Imaginarium of Doctor Parnassus (2009 - 7,3)



(Görsel buradan alınmıştır)

Bu film yeniymiş meğer. Yani gösterime yeni giriyormuş meğer. En azından ülkemizde. Biz bir-iki hafta kadar önce seyrettik sanırım (aslında 1 aydan fazla olmuştur şimdiye kadar). Badem sayesinde bir sürü film seyretmiş oluyoruz. Dün Uzunbacak’la da konuşurken itiraf ettim, Badem olmasaydı film seyretmeyi çok sevmeme rağmen sanırım bu kadar fazlasını seyredemezdim tek başıma. İyi ki varsın canım benim! :)

Filmin fragmanını seyrettim bu sabah tesadüf. Çok cezp edici görünüyor. Değişik bir ortam, kostümler, manzara vs. Fena değildi film. Ama fragmandaki kadar ilgi çekici değil bence. Son zamanlarda da aman aman beğendiğim bir film olmadı sanırım. İyice gıcık bir insan olmaya başlamışım!

Filmin en önemli tarafı Heath Ledger’ın son performansını seyretme şansımız olması bence. Aslında ben son performans olarak Dark Knight’ı biliyordum ama meğer buymuş. Dark Knight’ın çekimleri Ledger ölmeden bitebilmiş. Bu film bitmeden öldüğü için rolünü Johnny Depp, Jude Law ve Colin Farrell tamamlamış. Onlar da hoşluk katmışlar bence filme.

Filmde arabasıyla şehir şehir dolaşıp gösteri yapan yaşlı adam Dr. Parnasus (Christopher Plummer), kızı Valentine (Lilly Cole), Anton (Andrew Garfield) ve bir cüce var. Dr. Parnasus’un görevi insanların hayalgüçlerinden yararlanarak onlara farklı dünyalar sunmak. Tabi ki kısa bir süreliğine. Diğer insanlarsa sadece dekor :) Bir gün köprüden iple sarkıtılarak asılmış bir adama, Tony (Heath Ledger) rastlarlar. Adamı kurtardıktan sonra adam da onlarla birlikte dolaşmaya başlar. Her şey yolunda giderken bir gün Dr. Parnasus beklediği kötü sonla karşılaşır. Meğer o, yıllar önce şeytanla anlaşma yapmışmış. Şimdi de ödeşme vakti gelmiştir. Dr. Parnasus sonsuz yaşam karşılığında kızı 16 yaşına geldiğinde kızını ona vereceği konusunda anlaşma yapmıştır. Ama artık bunu istemez. Tony de ona yardım edecektir.

Filmde sihirli bir ayna var. Aynanın diğer tarafına geçtiğinizde hayalgücünüzle bağlantılı olarak farklı bir dünyaya geçmiş oluyorsunuz. İşte Tony'i canlandıran diğer aktörlerle de bu dünyalarda karşılaşıyoruz.

Heath Ledger'ı en son Dark Knight'ta seyretmiş ve hayran kalmıştık. Seneler senesi seyrettiğim Dawson's Creek'te Jen rolüyle (bizdeki Mine) sempatimizi kazanan Michelle Williams'ın da kocası ve çocuğunun babası olmasıyla da dikkatimizi çekmiştir. Elbette bizde özellikle ismiyle de çok dikkat çeken Brokeback Mountain'da (2005), The Brothers Grimm'de (2005), Monster's Ball'da (2001) ve daha birçok filmde rol almıştı.

Johnny Depp'i ise 21 Jump Street dizisiyle tanıdık diyebilirim. Aslında ondan önce Elm Street'te oynamış ama filmi diziden daha sonraki senelerde seyrettiğim için sonradan haberim oldu :) Malum film çekildiğinde ben 6 yaşında falan idim :)) Sonra da onu hep değişik filmlerde seyrettik. Şimdilerde Johnny Depp deyince aklımıza ilk gelen isim Tim Burton olmalı. Edward Scissorhands, Arizona Dream, What's Eating Gilbert Grape, Ed Wood, Don Juan DeMarco, Donnie Brasco, Fear and Loathing in Las Vegas, Ninth Gate, The Astronaut's Wife, Sleepy Hollow, The Man Who Cried, Chocolat (hmmm :) ), Fom Hell, Secret Window, Finding Neverland, Charlie and the Chocolate Factory, Sweeney Todd : The Demon Barber of Fleet Street seyrettiğimiz diğer filmleri. Tabi ki Pirates Of The Caribbean serisindeki Kaptan Jack Sparrow rollerini de unutmamak gerekir :)

Jude Law yine karşımıza çıktı işte :) Ama iyi ki de çıkıyor. Beyaz perdeye çok yakışıyor bence :)

Colin Farrel 2003'te Al Pacino'yla oynadığı The Recruit'le ses getirdi. Aslında daha öncesinde Hart's War, Minority Report ve Phone Booth gibi filmlerde de oynamıştı. Daha sonra Daredevil, S.W.A.T., Alexander, The New World, Miami Vice, In Bruges (Bu film de güzeldi tavsiye ederim), Pride and Glory gibi filmlerde oynadı.

Christophe Plummer yaş itibariyle de en uzun filmografiye sahip olan kişi elbette burada. 1953'lerden beri oynamış olduğu filmleri saymakla bitmez ama en aklımda kalanlar 1980 yapımı Somewhere in Time (Bunu da sevgili evvelzamaniçinde'nin tavsiyesi üzerine seyretmiştim), Star Trek, Twelve Monkeys, The Insider, A Beautiful Mind. Alexander ve New World'de Colin Farrel'la yine buluşmuşlar :)

Hiç yorum yok: