Haftasonu güzel güneşimizi tepede görünce içimiz coştu. Haftaiçinden uzunbacakla planlar yapmıştık. Ben, uzunbacak ve annem birlikte pazara gidip dolanacaktık. Anneciğimin bana diktiği harika masa örtülerinin benzerleri varsa uzunbacak'a da alacaktık ki annem ona da dikebilsin. Ama neco sağolsun dakka bir gol bir yaparak uzunbacak'ı cumartesi cumartesi işe çağırdı. Biz annemle önden gidelim dedik. Aradığımız kumaşı bulamayınca ben annemleri gönderip tek başıma pazar yapmaya kalkıştım ve bütün bir haftasonu kollarım ağrıdı.
Pazar işini halledince uzunbacakla pazarda buluşup önce market alışverişimizi hallettik. Sonra evlere dağıldık ve ben akşam için hazırlıklara giriştim. Önce Öykücü'mün tarifinden kabaklı salata yaptım. Enfes olmuştu. Uzunbacakla Çankaya da beğendiler. Sonra Portakal Ağacı tarfilerinden brokoli salatası yaptım. Badem de kısır yaptı. Bol bol yedik ve filmimizi seyrettik.
Yine Akasya'yı seyredemedik. Korku filmini yüreğimiz kaldırmayacaktı sanırım :) Bir de Çankaya'nın işe gitmesi gerekiyordu (evet bunlar ailecek işkolik :) ) vaktimiz sınırlıydı. Kısa bir film seçmeliydik ve Fracture'ı seçtik.
Gregory Hoblit'in yönettiği bu filmde Anthony Hopkins (nerelerden tanıdığımızı saymama gerek yok sanırım), benim romantik Notebook'tan tanıdığım Ryan Gosling, benim hiçbir yerden tanıyamadığım ama aslında bir sürü filmde rol alan Billy Burke bu filmde de oynayan aktörlerden.
Ted Crawford (A. Hopkins) karısından şüphelendiği için bir gün onu takip eder ve başka bir adamla (Robert Nunally) ilişkisi olduğunu öğrenir. O gün eve karısından önce gidip onu beklemeye başlar. Karısı geldiğinde ona ilişkisini bildiğini ima eder ve silahını çekip kadını kafasından vurur.
Çevre halkı sesleri duymuş ve polise haber vermiştir. Polislerle birlikte eve bir arabulucu da gelir. Ted evden hiç çıkmamıştır ve kadının ölüp ölmediği bilinmediğinden bir arabulucuya da ihtiyaç duyulmuştur. Ufak bir konuşma sonrasında Ted arabulucu Robert Nunally'nin (B. Burke) eve girmesine izin verir ve onunla konuşmaya başlar. Robert yerde yatan kadının sevgilisi olduğunu görünce bir anda kendini kaybeder ve Ted'e vurmaya başlar. Ted suçüstü yakalanmıştır ve elleri kelepçelenerek itirafını içeren ifadesi yazdırılır.
Bütün bunlar bir tesadüf değildir. Ted hepsini kendi ayarlamıştır. Mahkemede avukat istemediğini söyler önce. Zaten suçüstü yakalandığı ve bütün kanıtlar ortada olduğu için avukata gerek olmadığı düşünülse de bu çok zekice hazırlanmış bir plandır. Savcı olarak mahkemeye katılan Willy Beachum (R. Gosling) adamın bu cinayeti işlediğini düşünse de Ted'in hazırladığı plan yüzünden mahkemeye bir türlü kanıt sunamaz. Sonunda Ted suçsuz bulunur ve serbest bırakılır.
Bu arada karısı komadadır ve onu hayata bağlayan fişin çekilme emrini sadece Ted verebilmektedir. Willy mahkeme emri getirse de artık çok geçtik çünkü kadın ölmüştür. Ama Willy'nin kafasındaki soru işareti onu rahatsız etmektedir ve bu işin peşini bırakmayacaktır.
En sonunda Willy her şeyi anlar ve Ted ile yüzleşir.
Her şey Ted'in aleyhineyken bir anda her şeyin değişmesi ve onun suçsuz bulunması konusunda gerçekten sinir oluyorsunuz ama merak etmeyin sonunda adalet yerini buluyor :)
Bir dakika ya, başlık ne alaka diyeceksiniz şimdi. Onu yazmayı unutmuşum :)
Sevgili eşim bütün bir haftasonu bu şekilde seslendi bana. Pilatese yeniden başlamam gerektiği burdan da anlaşılyor heralde değil mi? :))
3 yorum:
anthony hopkins'i çok beğenirim. oyunculuğu çok kaliteli olan bir aktör
O filmi seyretmiş ve bayılmıştım:)Cinayet gecesi olarak hatırımda kalmış adı,resimlerden hatırladım:))
Küçük Buda falan değilsin sen.Asla o kadar şiman olamazsın.İmkansız,inanmam.Safinazın azıcık göbeklisi olabilirsin belki:)
Öptüm.
@ Esra evet onlar bir furya bence. Anthony Hopkins, Al Pacino :)
@ Türkçeye o şekilde çevrilmiş evet Öykücüm. Güzel bir kurgusu vardı.
Hem küçüğüm hem budayım işte. Oturan Buda ama. Otururken daha çok belli oluyor göbüşüm. Safinaz olduğum günler eskide kaldı :)
Yorum Gönder