9 Haziran 2009 Salı

Midnight Meat Train, 2008 (6,5)



Sevgili Burcu Sezer’in filmlerinden sonra bu filmi de gereksiz korku kategorisine sokabiliriz sanırım. Böyle ne çok film var hakikaten de.

Filmimize bir trende başlıyoruz adından da anlaşılacağı üzere. Siyah-beyaz ve mavi tonlarda görüntüler var. Göz açıp kapayıncaya kadar görünüp kaybolan kanlı görüntüler ve hoop Leon (Bradley Cooper) ile tanışıyoruz.

Leon fotoğrafçılık konusunda sesini duyurmaya çalışmaktadır. Sevgilisi Maya’nın (Leslie Bibb) arkadaşlarından Jurgis’unsa (Roger Bart) bu konuda önemli bağlantıları vardır ve bir gün Leon’u hayranı olduğu Susan (Brooke Shields) ile tanıştırır. Leon’un iyi fotoğrafları vardır aslında ama kadının aradığı farklı bir şeydir. Leon’a daha girişimci olması gerektiğini söyleyerek onu geri çevirir.

Leon bu duruma içerler biraz. Gece sıkıntısından uyuyamaz ve makinesini eline alıp dışarı çıkar. Bir tren (metro) istasyonunda bulur kendini. Gelişigüzel fotoğraflar çekerken bağrışma sesleri duyar ve sese doğru ilerler. 4 erkek bir kızı sıkıştırmaktadır. Önce içgüdüsel olarak fotoğraflarını çeker Leon. Kızın acı çektiğini idrak edince fotoğraf çekmeyi bırakır ve olaya müdahale etmeye çalışır. Adamlarla gayet ters bir şekilde konuşur. Elebaşları sert bakışlar ve sert bir yürüyüşle Leon’a yaklaşır. Niyeti ayan beyan kötüdür ama Jason son anda kendilerini kaydeden kamerayı gösterince hiçbir şey yapmaz ve adamlarını çekip oradan ayrılır. Kız serbest kalınca Leon’a teşekkür eder ve istasyona gelen son trene atlar gider. Kız tam binecekken kapı kapanmak üzeredir hatta, bir adamceyiz elini kapıya koyarak durdurur ve kız içeri girer.

Ertesi gün gazetelerde bir haber vardır. Ünlü manken Nora (Erika Sakaki) kaybolmuştur. Leon bu haberi görünce çok şaşırır çünkü manken diye haberi yapılan kız tam da önceki gün fotoğraflarını çektiği kızdır. Leon sevgilisine de anlatır olanları. Polise gidip fotoğrafları verir ve kızı sıkıştırmaya çalışan adamların şüpheli olabileceğini söyler. Ancak polis de Leon’dan şüphelenir.

Leon haberin üzerine bu işle ilgilenmeye başlar. 2 senedir işlenen cinayetler hep aynı hat üzerinde olmaktadır ve bu da tren istasyonu hattıdır. Leon çektiği fotoğrafları da detaylı olarak inceleyince daha önce fark etmediği şeyler fark eder. Bütün fotoğraflarda hep aynı adam vardır. Tren istasyonunda manken Nora’nın trene binmesi için kapıyı tutan elde fark ettiği yüzüğü takmaktadır.

Leon adamdan şüphelenmeye başlar ve onu takip eder. Adam, Mahogany (Vinnie Jones), bir et kesimevinde çalışmaktadır. Leon bir yandan heyecanla fotoğraf çekmekte bir yandan da adamdan ürkmektedir. Mahogany de Leon’u fark ettiğinde artık o da Leon’un peşindedir. Yine de tren cinayetlerine devam eder.



İstasyonun tamamen boşalmasını bekleyip son trene aldığı yolcuların hepsini bir bir öldürüp kıyafetlerini özenle çıkartıp poşetleyip çıplak vücutları tanınamayacak hale getirmek için gözleri yuvalarından çıkarmak, diş ve tırnakları sökmek, şaçları kazımak gibi bilimum görevini yerine getirir.





Son seferindeyse Jason ve kız arkadaşı da trendedir. Zor uğraşlardan sonra adamı etkisiz hale getirir ikili ve son durağa kadar giderler. Zaten isteseler de inemezler çünkü bu son tren cinayet için ayrılmış özel bir trendir ve gideceği yer diğer duraklardan çok farklıdır.

Sonunu da yazmayayım artık değil mi? :) Ama bence bütünüyle gereksiz bir filmdi. Bazı fotoğraflar gerçekten çok iyiydi ama onları görmek için ille de seyretmeniz gerekmez.

Film 2008 yapimi ve Ryûhei Kitamura yönetmiş. IMDB'deki puanı tahmin edilebileceği gibi 6,5.



Başrollerdeki Leon rolündeki Bradley Cooper'ı biz özellikle Nip/Tuck adlı diziden tanıyoruz. Aslında daha önce seyrettiğimiz Wedding Crashers'ta da oynamış.



Azılı katilimiz rolğndeki Vinnie Jones'u aslında epey filmde seyretmişiz ama ben hatırlayamadım o filmlerden. Burada tam anlamıyla psikopat bakışlı, bir bakışla insanın kadını donduran derler ya, siniri gözlerinden akan bir adamdı. Mümkünse tanımayayım yani zaten :) Seyrettiğimiz diğer filmlerine gelince X-Men, Last Stand, Swordfish, Snatch, Gone ın Sıxty Seconds.



Güzel kız arkadaş rolündeki Leslie Bibb çok tanıdık geldi bana. Skulls, çok sevdiğimiz Wristcutters-A Love Story ve Iron Man seyrettiğimiz filmlerinden. Ama sanırım özellikle E.R. ve Nip/Tuck'taki rolleri nedeniyle çok tanıdık geldi bana.

3 yorum:

Vladimir dedi ki...

Filmin yarısını ilgi ile izledim, vahşetin dozu artınca ilgim söndü. Vakit öldürme filmlerinden biri daha.. Ruins filmini izlemiş miydin? O filmi sevdim ben..

cakiltasi dedi ki...

çınarım geldik biz:)

ayrıntılarla yakında diyorum. tembellik yapmazsam tabii.

öptüm çok

cinar dedi ki...

@ Vladimir, yok seyretmedim dedigin filmi. ama merak ettim sayende :) O albümleri de dinledim bu arada. Enigma'yı anımsattı bana. Begendim ben de. Teşekkürler :)

@ Çakılım, hoşgeldin :) Facebookta şöyle bir bakındım fotoğraflara evden çıkmadan. Şimdi tam anlamıyla bakıcam :) Bekliyorum şekercim. Çok öptüm.