3 Şubat 2008 Pazar

Yeni bir kitap ve köy

@ Yok canım bitireli oldu da ben ancak filmaniaca ekleyebildim Kuyucaklı Yusuf'u. İşte buyrun okuyun :)

Sabahattin Ali'nin okuduğum ilk kitabı bu. Şimdi elimde başka bir kitabı var. Bu kitapta beni rahatsız eden bir şey var ama. Yusuf ve Muazzez her ne kadar kan bağı olan insanlar olmasa da aynı yerde kardeşmişçesine büyüyüp sonra evlenmeleri beni rahatsız etti. Biri evlatlık biri öz de olsa her ikisinin de babası Kaymakam olmuştu sonuçta. 

@ Ablam terfi etmiş. Departmanına yönetici olmuş. Sevinçle ilk olarak annemi aramış ve "Ben yönetici oldum" demiş. Annemin cevabıysa buraya yazacak kadar hoş : "Apartmana mı?" :))

@ Dün ananemle konuştum telefonda. Ablası vefat etmişti. Ondan da bahsettik biraz. Sıra yaşa gelince ablasının 78 yaşında olduğunu söyledi. Sen kaç yaşındasın diye sorduğumda bilemedi canım benim. Ben de gülümsedim. Sen ekinlerin ekildiği zaman falan doğmuşsundur kesin dedim. Yok kızım ben temmuzda doğdum diyince şaşırdım. Bilmesine şaşırdım yani. E hangi sene diyince bilemedi ama ablasından 10 yaş küçük olduğunu söyledi. Sonra da bana sordu :

- Ablam 78 yaşındaymış. Ben ondan 10 yaş küçük olunca kaç yaşında oluyorum yavrum?

- 68 oluyorsun anane.

- Amaaaaaaan o kadar olmuş muyum?

:))

Ananemler de babanemler de aynı köyde yaşıyorlar. Biz küçükken her sene, her bayramda seyranda, her ekin zamanında mutlaka giderdik köye. Hem tarla işine yardımcı olmaya hem onları görmeye. Biz ablamla otururduk evde. Annemler de tarlaya. Bazen biz de gider çayda oynardık. Ya da domates tarlalarındaki çamurlarla oynardım ben. Ablamın toprakla çok işi olmazdı. Bir de ceviz ağaçlarına ve dut ağaçlarına çıkar ellerim kapkara oluncaya kadar yer yer eğlenirdim :)

Şimdi işten güçten eskisi kadar çok gidemiyoruz köye. Annemler yine gidiyorlar da biz ancak senede bir kere. Ananemler de ordaki hayvanlarını bırakıp gelemiyorlar. Her seferinde gelin en azından soğuk kış günlerini bizim sıcak evlerimizde geçirin diyoruz ama nafile. Hayvanlarını çocuklarını gibi gördüklerini ve onları bırakamayacaklarını söylüyorlar. Konu komşudan da uzun süreli yardım isteyemiyorlar. Ananem gelmiş 68 yaşına, dedem 73. Babanemse 75 falan sanırım. Diğer dedem rahmetli olmuştu 2004'te. O yaşlarına rağmen hala tarla işlerine koşuyorlar. Kendi işlerini görüyorlar. Keşke imkan olsa da daha rahat şartlarda yaşatabilsek onları. Ama buraya geldiklerinde 1 günde bile hemen sıkılıyorlar. Toprağa bağlı insan topraksız kaldığında mutsuz oluyor. İnanmazdım eskiden. Ama gerçekten ineklerini, tavuklarını görmek onlara ayrı bir mutluluk veriyor, sürekli çalışır halde olmaları da daha dinç yapıyor onları.

8 yorum:

Esra dedi ki...

Ablani tebrik ederim. Annenin tepkisine cok guldum aksam aksam. :-)))

Ne kadar genc anneannen varmisss... cok sasirdim! Allah uzun omur versin. Saglikla insallah.

Benim Hayatim dedi ki...

Allah sağlıklı uzun ömürler versin. İnsan çalıştıkça kemikleri güçleniyormuş. Mutlu oldukları yerde yaşamalrı en güzeli, şimdi bu yaştan sonra sadece sıcak, rahat diye gelseler yaşam sevinçleri azalacak.

Annen de ne güzel söylemiş. Ablanı tebrik ederim. Kadınım parçasını Yaşar'da çok iyi söyler, çok severim.

cinar dedi ki...

@ Esra'cım çok teşekkür ederim hep sevdiklerimizle birlikte saglikla yaşarız.

Annem çok komik kadındır zaten :))

@ Sevgili Mücevher Kutusu,
evet haklısın, işleyen demir pas tutmaz diye boşuna dememişler ama yine de o yaşta uğraşıyorlar diye üzülüyor insan.

Yaşar'dan da dinledim bu şarkıyı ama Tanju Okan'dan dinlemeyi daha çok seviyorum sanki. O kadar içten söylüyor ki.. Bir de şarhoşken söylediğinden şüphelendiğim bir şarkısı var, bayılıyorum. Bir ara onu da dinleriz :)

cakiltasi dedi ki...

çınarım o kadar uzun yazmıştım ki gitti kayboldu galiba ühühühü. Bir daha yazamayacağım ama :(

cinar dedi ki...

yaaaaaa gelmedi o :((

cakiltasi dedi ki...

tamam bi daha yazmaya çalışıyorum :)acıklı acıklı durma öyle hehe.

köy hayatından bahsedince. benim de babaannemlerin köyünde geçirdiğim yazlar aklıma geldi. ben de toprakla oynardım dana kadarken bile oynadığımı hatırlıyorum köfteler, pastalar yapıp babaannemin çiçekleriyle süslerdim:)babaannemin de hayvanları vardı ama birer ikişer gittiler. sonra tavuklar kaldı onlarda kalmadı şimdi. komşuların tavukları ve kazları fink atıyor etrafta. fırsat buldukça gidin valla. çok uzak mı sizin eve?


anneanneciğin hakikat ne kadar gençmiş benim babacığımla yaşıt. benim için artık 70 de olsalar gençler artık:)zaman geçerken yaşlandırmasa keşke di mi:(

öptüm kocaman.

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili çınar,
annene çok güldüm.:)) çok sevimli.Ablanı tebrik ederim.Umarım çok başarılı olur.
Köye alışan insanların buralarda yapamayacağı kesin sıkılmaktada haklılar.Öyle daha dinç ve sağlıklı oluyorlar galiba:)
bizde babannemi getiremezdik.rahmetliyi çeke çeke getirirdik 2 gün geçmeden dönme planları kurardı:(
Bu arada fonda benim ve kedibeyin en sevdiği şarkı çalıyor.Süper seçim;)

cinar dedi ki...

@ Çakılım çok teşekkür ederim, ikinci kereler yazmışsın benim için hihi :))

Evet ananem çok genç hakikaten. Çok küçükken evlenmiş ve hemen çoluk çocuk sahibi olmuş. En büyük çocuğu da annem. Annem de genç hatta. O da 51 yaşında daha. Allah hepimize sağlık versin şekercim.

Köy dediğim Ankara'nın bir köyü. Çok da uzak değil yani. 3-4 saat falan işte. Öptüm cicim.

@ Tabiat Anacım, iyi dileklerin için çok teşekkür ederim :)
Bizimkiler de aynı işte, geldikleri gün gidecekleri günü düşlüyorlar :(

Bu şarkıya ben de bayılırım! Bademse Tanju Okan'ın her şarkısına bayılır :)