2 Temmuz 2007 Pazartesi

Oooooof

Bir damla gözyaşı?
Hayır, hayır. Çok abartı..
Sinirden küplere binip en yakındakini kapma?
Yok canım ne gerek var, yazık değil mi insanlara, cık cık..
Pencereden atlama?
Owww, bu çok daha abartı oldu ama duygularımı ifade etmeme yarayabilir..
1'den 10'a kadar sayıp sakinleşmeyi bekleme?
Çok iyi, ama faydasız :(

Yok, yok.. Ne yapacağını bilemeyen bir insan var karşınızda..
Geçtiği haftanın nasıl geçtiğini bile anlamayan, mesaisi 5 de bitmesine rağmen 10,5 lara kadar iş yerinde kafa çalıştırmak zorunda kalan, arada sıcakta bayılmamak için evden getirdiği karpuzu yiyen biri var..

(Devamı yarın)
(Yarın oldu)

Sabahları 7 de iş yerine gelip geceden kalma (!) işlerini bitirmek zorunda kalan, kesinlikle işkolik olmayan ama buna mecbur bırakılan biri var.. Üstelik henüz sonuca da ulaşamadı! Herkes gün ışığında evinin ve hatta sahilin, pikniğin yolunu tutarken acaba yemeğe yetişebilir miyim sorusu vardı kafalarda. Ama ne yemeği, uyku saatinde ancak evde olabildik. Değdi mi diye sorarsanız, hayır değmedi sevgili seyirciler. Değmedi çünkü ne emellerimize ulaştırdılar bizi, ne de onca emekle hazırladığımız raporu sundular üst kademeye. Neden mi? Çok basit. Her birim bizim gibi (eşek gibi) iş yerinde ninni saatine kadar kalıp da raporunu hazırlamadı sayın seyirciler. Raporlar toplu gönderileceğinden bizimki de elimizde kaldı sayın seyirciler.

Ben çıldırmıyım da kim çıldırsın şimdi? Kimi çıtır çıtır yesem acaba? **

Hiç yorum yok: