14 Kasım 2007 Çarşamba

Çıldıracağım ey sevgili günlük

Ühü ühü :(

Kaç gündür yazacağım bir türlü yazamadım.. Hem işlerim çok yoğun hem sıkkınım (genel).

Ama ısrarlara dayanamayıp kısa kısa da olsa şu sevdiğim madde madde yazma işine girişeyim hemen :)

* Evelsi gün sabahın köründe kalkıp, mesai saatimden daha önce, işe gelirken bir kaldırımın dibinde bir kedi gördüm. Boylu boyunca uzanmış zavallıcık, ölmüş.. Heralde geceki ayazda ve fırtınada donarak öldü. Çok üzüldüm bunu gördüğüme. Sonra da düşündüm. Kediler gibi evsiz barksız insanlar da soğuktan donarak ölüyor. Bizse kendi derdimizi herkesinkinden fazla sanıyoruz zaman zaman :(

* İş yerimde işler yine karışık. Hala çözümleyemediğimiz mevzular var. O yüzden detaylardan sonra bahsedeceğim, her şey belli olduktan sonra..

* Eylülün başından beri pilatese gidiyorum. Zayıflayacağım gibi bir derdim yok. 49 kiloda 1,58 lik bir buçukluğum. Ama daha önce 40 kiloya kadar düştüğüm için bu kilom bende patlayacakmışım durumları yarattı. Yine de zayıflamak değil derdim. Derdim bel ve sırt bölgemde bulunan omurlardan 5'inin yapısal olarak bozukluğa uğramış olması. Geceleri uykumdan uyandıracak kadar ağrı yapardı önceleri. Hareket etmeye başladığımdan beri ağrılarım geçti. Pilatesten önce geçmişti yani, mevsim yazdı ya, yüzme vs iyi gelmişti baya. Her neyse, amacım hem kaslarımı güçlendirmek hem de sıkılaşmaktı. Eylülden beri 1 hafta izindeydim, hadi bir hafta da gidemedim diyelim, nerdeyse 2,5 aydır pilatese gidiyorum ama sırtımda birkaç kas harici hissettiğim bir değişiklik yok sanki.

* Öykücüm bana yine süper bir koli göndermiş. Doğumgünüm için :) İçinden yine bir sürü şey çıktı. Kitaplar, cd'ler, mumlar, mumluklar ve süper bir yüzük. Kırmızı kırmızı iki tane boncuk taşı var. Bereket ve şans getiriyormuş. Hadi bakalım :)

* Haftasonu Dakyüz, Osi ve Harkon'la limandaki kayalara gidip oturduk. Günün adını "Sıcak Şarap" olarak tanımladık ama sadece Badem ve Harkon içti bu şaraptan. Hazırlık aşaması çok komikti. Bizde termos yoktu. Badem'e her seferinde termos alalım dediğimde gerek yok demesine rağmen, bunu hatırlattığımda "Aa ne zaman?" gibi anlaşılmaz bir soru sordu :) Harkon'un annesine sorulduğunda "Bir termosumuz var, bir de büyük çay termosumuz var" cevabı alındı. "Yani termosumuz var değil mi?" diye sorulduğunda, içine çaydan başka bir şey koymamamız gerektiğini hatırlatırcasına üzerine basa basa "Büyük çay termosumuz var" cevabını aldık. Biz yine de içine şarap koyduk tabi. Ama sonrasında güzelce yıkadım merak etmeyin :)

Yağmur yağıp rüzgar esmeye başlayınca kendimizi çorbacıya attık ve sıcacık çorbalarımızı da içip dağıldık. Hoş bir gün oldu.

* Geçen gün Black Sheep diye bir film seyrettik. Çok gereksiz buldum onu da. Kısaca bir çiftlikte koyunların genleriyle oynanıyor ve koyunlar insanları yemeye başlıyor. Bu arada film komedi filmiydi. Beğenmedim :(

Bugünlük bu kadar yeter sanırım..

3 yorum:

Öykücü dedi ki...

Duygusal şeker:)

Ben de ne denli şanslı olduğumuzu düşünüp düşünüp dua ediyorum,şükrediyorum.Sahip olduklarımızın değerini sahip olmayan ya da kaybeden birini gördüğümüzde daha iyi anlıyoruz.

Çok öpüyorum çok.

Esra dedi ki...

ben de dusunuyorum bazen ayni seyi. Biz sahip oldugumuz basit seylerin ne anlama dahi geldigini bilmezken bazi insanlar evsiz, barksiz, anasiz, babasiz, yuvasiz, sevgisiz...

cakiltasi dedi ki...

çınarcım,
en sonunda elim değdi çiziktirdim bir şeyler.
kendi dertlerimize gömüldüğümüz o kadar doğru ki:( yakınımızda olmadığı sürece unutuveriyoruz duyduğumuz her haberi. yoksa ülkede olan bitenleri bu kadar kolay sindirip yaşamımıza devam edebilir miydik?

bu sırt ağrısı işinden ben de muzdaribim :( spora gidiyorum ı ıh hiçbir şey yok düzelen. kıtır kıtır. çaresini bulursan bana da haber et şekerim.
öptüm kocaman.