21 Şubat 2009 Cumartesi

Pasaport Maceramız

Sonunda bir nöbetten canlı yayın yapmaktayım sevgili seyirciler :) Tabi bu yazıyı yarın sabaha yayınlamayı umarak yazıyorum bütün bu cümleleri..

Dün eşimle birlikte izin alarak il merkezine gittik pasaport çıkartmak için. Bunun giriş ve sonucu da ayrı yazılara konu olmalı aslında. Giriş çoktan yaşandı, sonuca gelemedik daha. Ama güzel sonuç için pasaportla ilgili "gelişme" macerasını yaşamalıydık.

Pasaport için neler gerekli?

İnternetten araştırıp gittik zaten. Ama son anda bir arkadaşımızı da arayıp ona da sorduk. O da yeni çıkarttı çünkü pasaportunu. Diploma mevzusunu ondan öğrenebildik böylece.

5 adet yeni çekilmiş 4,5*6 vesikalık
nüfus cüzdanınızın aslı ve 1 adet fotokopisi
Diplomanızın fotokopisi
Pasaport harç dekontu

Biz yola çıkmadan evvel İş Bankasına giderek bu harcı yatırmaya çalıştık. Ama kabul ettiremedik bir türlü. Daha önce sadece vergi dairesine yatıyormuş. Bankalar aracılığıyla harç yatırılmaya yeni başlanmış. O yüzden de biraz karışıklık yaşandı sanırım. Emniyet dekont isteriz derken banka da harç bedelini yatırmak için bir evrak getirmeniz gerekiyor dedi. Ama ne evrağı olduğu belli değil :) Biz de mecburen kalktık ile gittik (zaten diğer işlemleri de orada yaptıracaktık). İl Emniyet Müdürlüğü'ne başvurumuzu yaptık. Tabi ki dekont istediler :) Bankaya yatıramadığımızdan bahsedince vesikalıklarımızla aynı büyüklükte bir kağıda isimlerimizi yazıp ne kadar ödeyeceğimizi not edip parayı yatırmak üzere yolladılar bizi. Biz de bu sefer ildeki İş Bankası şubesine giderek sonunda harçlarımızı yatırabildik. O minik kağıtta harcı yatırabileceğimiz diğer bankaların isimleri de yazıyordu : İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Vakıf Bank, Şeker Bank, Oyak Bank, Ziraat Bankası.

Daha sonra tekrar emniyete gidip dekontumuzu ve diğer evraklarımızı verip başvurumuzu tamamlamış olduk. Sabahtan gelirseniz akşama pasaportunuzu veririz demişlerdi. Biz de akşama kadar gezinmeye karar verdik.

30 senedir aynı yerde yaşamamıza rağmen pek bilmiyoruz oraları. İşimiz olmadıktan sonra il gezmeye de hiç gitmedik doğrusu. Bilen arkadaşa da ulaşamadığımız için eşimle kafa kafaya verdik ve sonunda bildiğimiz bir yere gitmeye karar verdik : Amasra.



Hiç gittiniz mi Amasra'ya? Mutlaka gidin derim ben. Bartın'a bağlı, şirin, küçük bir yer. Salatasıyla ve lezzetli balıklarıyla ünlüdür. Geçtiğimiz senelerde Popstar türü yarışmalardan birinde ünlenen Barış Akarsu vardı. Sonra da trafik kazası geçirerek vefat etmişti hani. İşte o Barış da Amasra'lıydı. Belki o haberlerden de duymuş olabilirsiniz.

Aslında yaşadığımız yere 3,5 saat falan uzaklıkta. Ama hazır il'e gitmişiz, yakınlaşmışız Amasra'ya, zaten canımız da balık çekmekte. Vurduk arabamızı yollara.





Amasra'da Hoşafçı'nın Yeri'ni seviyoruz aslında. Size yabancı gibi davranmıyorlar en başta. Biraz salaş bir mekan. Gidip istediğiniz kadar oturabiliyorsunuz. Garsonlar kalkın gidin diye gözlerinizin içine bakmıyor yani, o şekil mekanlardan. Maalesef kapalıydı. Biz de ikinci seçenek olarak Canlı Balık'a gittik. Güzel salatamız eşliğinde leziz balıklarımızı yedik bir güzel.

Hava acaip yağışlıydı bu arada. Tahtacılar çarşısını falan öyle ağır ağır gezemedik. Amasra yolu üzerindeki Askeri Bölge'nin sınırları içinde kalan tavşanları da göremedik bu yüzden :(

Ben cumartesi, yani şehrimizde bana göre en güzel pazar olan gün, nöbetçi olacağımdan Amasra'da hazır pazarı yakalamışken yeşillik alışverişimizi de yaparak tekrar yola çıktık.

Emniyete geldiğimizde pasaportu hazır olanların isimleri okunuyordu teker teker. Sıra bize geldiğinde çok heyecanlıydık :) Senelerdir aklımızda olmasına rağmen ne yurtdışına çıkabildik ne pasaport alabildik çünkü. Pasaport demek yurtdışı hayallerimize bir adım daha yaklaşmak demekti ne de olsa :)

Sonuç olarak memurların söz verdikleri gibi 1 gün içerisinde bütün işlemleri halledip pasaportlarımızı alabildik.

Döndükten sonra da evle ilgili çok komik bir mevzu oldu. Bir süredir ev bakıyoruz. Şimdiki evimizi seviyoruz aslında ama, ev oldukça eski. İç mimarisi de eski tip o yüzden. Bütün odalar salona açılıyor mesela. Sevmediğimiz tek tarafı bu diyebilirim.

Neyse, işte biz geçen sene de ev arıyorduk ve bir eve baktık. Beton aşamasındaydı o zamanlar. 9 katlı, 18 daireli bir apartman. Yokuşta, dar yollu bir aradaydı. Araba parkı falan sorun olur dedim ben de. Evi yapan müteahhit sinirlendi bana. Bilmediğiniz işler hakkında neden yorum yapıyorsunuz falan diye. Ben de sinirlendim tabi. Göz var nizam var, gösterdiğiniz alana 18 araba sığmaz falan diye. Tabi evi falan almadık, adamla bir güzel atıştık ve ayrıldık oradan. Dün de, emlakçılardan biri bizi aradı bir ev diye. Tarif ettiği yerden o ev olduğunu anladık anlamasına da, nasılsa emlakçı gösterecek, bir de bitmiş halini görelim diye tamam dedik. Bir gittik, geçen seneki ukala adam karşımızda! Adam eşimi hatırlamadı ama doğal olarak beni hatırladı :) Pürüzler hep hatırlanır zaten. Sonra yine gezdik daireleri, adamdan fiyat istedik. Geçen senekiyle aynı fiyatı söyledi bize. Hem de kriz olmasına rağmen. Hem de daha önce size verdiği fiyattan epey düşük fiyata ev sattığını bildiğimiz halde :) Adam eve çok özendiği için satacağı kişileri de seçiyormuş meğerse :) Zaten bunu da duymuştuk daha önce. Adam sırf almayalım diye uçuk bir fiyat söyledi anlayacağınız :)))

Eve gelince yemek hazırlıklarına giriştim. Dostlarımız yemeğe gelecekti akşam. Yemek derken aslında maksat şarap eşliğinde sohbet etmekti. Şarabın yanına fırında makarna ve salata, yapıp kırmızı biber turşusu ve pancar turşusu çıkardım. Afiyetle yedik.

Hamiş : Pancar turşusunu da yeni yaptım. Aslında hiç sevmem ama eşim çok sever. Kendim yapınca tadına bir daha baktım. Çok hoşuma gitti bu sefer. Kendim yaptığım için midir bilmem artık :) Tarifi de buradan aldım (sirkesi bizim ağız tadımıza göre biraz az geldiği için ben sonradan bir miktar sirke daha ekledim).

Hamiş 2 : Bu yazımı okurken dinlemeniz için yol boyu bize eşlik eden iki film müziğiyle başbaşa bırakıyorum sizi. İlki Finestra Di Fronte, La (Karşı Pencere) ikincisi 2046'dan...

14 yorum:

ABİ dedi ki...

Bir sefer gitmiştim Amasra'ya.. Çok yıllar önce.. Hatta yol üstünde Bartın levhasını görünce burayı da Simpsonların babası almış gibi soğuk bi espri yapmıştım.
Herneyse.. Çok sevdiğim Kalkan balığı yemiştim orada.. Olağanüstüydü..
Amasra. Güzel...

Kiyoki dedi ki...

iki kere gitmiştim Amasra'ya balıkları ve o muhteşem salatayı görünce içim gitti,bir de ballı yoğurt yemiştik,manda yoğurduydu galiba çok lezzetliydi,Bakacak diye bir tepesi vardı,bir yan deniz bir yan orman ,baharda gene gitmek lazım:)sevgiler

Benim Hayatim dedi ki...

Amasra'nın güzelliğinden Barış :( sayesinde haberim oldu. Birkaç günlüğüne kaçmak lazım aslında.

Ne değişik adammış :)) cidden güldürdü beni. Aman satmasın zaten..

cinar dedi ki...

@ Abi, Simpsons'ların hastasıyız eşim de ben de. Ama Bartın'ı daha önce dediğin anlamda düşünmemiştim hiç :))

@ Hoşgeldin Kiyoki :) Baharda daha güzel oluyor tabi. Üzerinde kiloyla kıyafet olmayınca daha rahat hareket edebiliyorsun bir kere :) Benden de sevgiler.

@ Aysun'cum kimbilir bir gün belki Amasra'da buluşuruz :)) Ya da burada buluşur seni Amasra'lara gezmeye götürürüz :)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Çınar'cım,
yaşadığın ilçe, ilçenin bağlı bulunduğu il ve amasra çok güzel, ben oraları çok seviyorum.
Küçük paris derlerdi eskiden yaşadığın ilçeye, halen diyorlarmı? bilmiyorum.
Sevgimle...

zuzuların annesi dedi ki...

Çok güzel bayıldım:))Görmemiştim ben Amasrayı,yemeklerde süper görünüyor:)Sizde ne güzel gezmişşiniz:))Sevgiler

7.oda dedi ki...

2046 da la finestra di fronte da en sevdiğim filmlerden ve bana göre en iyi soundracklere de sahip iki film :)

amasrayı çok merak ediyorum ben de.. bakalım..

not: bu arada, ben bursada yaşıyorum :) fotoğrafı istanbulda çektim ama sergi ve proje de bursada :)

sessiz balik dedi ki...

gezi planı kadar güzel bişey var mı ? ve de plansız bir gezi kadar ? her ikisi de süper şeyler bence hele bu aralar
bahar gelse iyi olacak
dört duvar sıktıkça sıktı beni

denizanasi dedi ki...

97 senesinde gitmiştim amasraya. ancak berbat geçen bir safranbolu gezisinden sonra uğramıştık. ben de hiç birşeyin tadını alamamıştım. hatta sevmemiştim. sanırım yeniden gitmek gerek :)

cakiltasi dedi ki...

çınarım hayırlı uğurlu olsun pasaportlarınız artık yolun yarısı bitmiş sayılır. darısı güzel güzel seyahatlere olsun diyorum:)
amasra çok güzeldi hakikat ben de bir kere gittim. çakraz da kalmıştık gittiğimizde. ama minicik sahil kasabası havası çok tatlıydı. afiyet olsun :)
öptüm çok

cinar dedi ki...

@ Sevgili Nur Hanım, evet öyle derlerdi :) Buraları özellikle dışarıdan gelen için çok güzel. Hele ilkbahar ve yaz aylarında çok güzel bir görüntüsü oluyor. Ama insan adamakıllı burada yaşarken yapacak çok da bir şey bulamıyor. En basitinden istediğim gibi bir incik-boncuk kursuna gitme şansım bile yok. çünkü öyle bir kurs yok :(

@ Hogeldin Banu :)
Teşekkür ederim. Gerçekten güzel bir yer Amasra. Deniz olup da güzel olmayan yer yıktur herhalde. Denize bakmak bile çok rahatlatıyor beni. Umarım bir gün Amasra'yı görme ansın olur senin de..

@ Yediiiii :) Ya bu Bursa meselesinin daha önce de mevzusu olmuştu sanırım. Okuyunca beynimde kıvılcımlar kıpraştır birden :) Ne bileyim, benim haricimde herkes İstanbul'da yaşıyormuş gibi geliyor. Abi, Vladimir, Koza ve Tabiat haricinde :)
O filmler gerçekten çok güzel ya. En çok dinlediğimiz iki soundtrack :) Almost Famous'u da öneririm.

@ Balıkçım plansız evet ama sırf da o yüzden çok stresli :) Yurtiçi gibi değil ki, pasaportu var vizesi var. Yetişecek mi yetişmeyecek mi telaşı var. Gerildik vallahi şimdiden :))

@ Hoşgeldin Denizanası :)
Aslında Safranbolu'da Raşitler Bağ Evi'nde kalıp sabah kuş sesleriyle uyanıp ev sahibesinin kendi elleriyle yaptığı enfes incir reçetinden yemek de çok keyiflidir. Bir dahaki sefer öylesini deneyin, tavsiye ederim :)

@ Çakılım sağolasın. Bakalım hayrını görürüz umarım :)
Gel şekerim sen. Sana özel Ereğli-Amasra-Safranolu turu yaparız :)

Unknown dedi ki...

Sevgili Çınar;
Gönül Amasra'ya gitmek ister," kahve pardon "pasaport bahane gibi birşey olmuş bu seyahat.Dolayısıyla biz de istifade ettik balık ve salata yiyemesek te...Ancakkk denize nazır masanın üstündeki gerçek nergislerin kokusu taa buralara kadar geldi doğrusu.Sevgiler dilek.

aysema dedi ki...

Zonguldak'tan güzel Ereğli'ye selam...Ereğli pidesi de fena değil.
Ve Amasra, Canlı Balık, salata! Özlemişim yine. Havalar düzelsin de bir kez daha gidelim. Zonguldak'ta Düş Molası'yla idare ediyoruz şimdilik.

Güzel bir paylaşımdı.

Sevgiler...

cinar dedi ki...

@ Di mi sevgili Sufi? :) Nergise de bayılıyorum. Kokusuzlardan papatay, kokululardan nergis diyelim :) Sevgiler :)

@ Aa Zonguldak'ta mısın sen de? :) Tesadüfe bak ya. Ereğli pidesi çok güzel bir kerem :)) Kurunun yerine davet ediyorum seni :)

Sevgiler.