14 Mart 2017 Salı

Sevgili Günlük

Gençlik demişim son yazımda, gençlik mi delilik mi bilmiyorum. Ben ikinci üniversiteme başlamış bulunuyorum sayın seyirciler :) 38 yaşına gelmiş, 15 senelik meslek tecrübesi olan, bu tecrübenin neredeyse 15 senesini de hastanede çalışmaya borçlu olan, yine de hastane de mi çalışsam, eczane mi açsam sorularında gidip gelen, ara ara da hepsini bırakıp başka işler peşinde mi koşsam diye düşünen kendi halinde biriyim :) Bütün bu sorular kafamı işgal ededursun, Mobilya ve Dekorasyon Bölümü 1. sınıf 2. dönem öğrencisi oluverdim bir anda!

Özellikle atöyle dersi gayet keyifli geçiyor. Ömrümde görmediğim şerit testere, daire testere, efendime söyleyeyim planya falan gibi makinelerle tanıştım. O yeni kesilmiş mis gibi masif ağaç kokusunu içime çektim, tabi burnunuza ilk çarpan reçine kokusu oluyor, hmm iğne yapraklı ağaçlardansa diyerek havamı da atayım o vakit :))

İnternette milyonlarca görsel var, ben çocuk oyuncağı ya da dekoratif mobilyayı gözüme kestirdim şimdilik. Geçen dönem sınıfça 2 adet bank çıkarmıştık iş olarak. Bu işe ne kadarlık bir katkın oldu derseniz işte getir götür işlerini yaptım diyebilirim. Elimden geldiğince kesime de yardımcı olmaya çalıştım, hiç eli değmeyen arkadaşlar bile oldu sonuçta. Zımpara yaptım. Tutkal sürersen ve işkenceyle sıkarken de tutma aşamalarında yardımcı oldum ki bunlar bile benim için heyecan vericiydi. Bu arada arkadaşlar derken, kendi deyimleriyle çocuğum yaşta olduklarını da eklemem gerek. Hepsi de meslek lisesinden çıkıp direkt gelmişler. Sınava da girmemişler. Nasıl bir düzen anlamadım. Ha biraz kafaları çalışıyor olsa buradan sonra DGS (Dikey Geçiş Sınavı) ile İç Mimarlık gibi gayet baba bölümlere girebilirler. Aslında sınavla iyi puan gerektiren bir bölüm İç Mimarlık. Ama meslek lisesi çıkışlı ol, sınavlara girme, 2 sene devam et, sonrasında üniversite sınavından biraz daha kolay bir sınavla İç Mimarlığa geç. Vallahi kebap bence. Biraz daha genç olsaydım diyeceğim bu noktada..

Onun dışında kitap okumaya çalışıyorum. Okulum (!) başka bir şehirde ve yaşadığım şehre otobüsle 1,5 saatlik mesafede. Dolayısıyla yolda kitap okumak için vaktim oluyor. Bazen keyfim olmuyor ve sadece yola bakmak istiyorum gerçi ama sık sık da okumaya çalışıyorum. Vikitap güzel bir site benim için. Güncellemelerimi sürekli olarak oradan yapıyorum.

Çınar'cım da benim gibi okula başladı bu sene. Okumayı yazmayı öğrendikçe şaşırıyorum, seviniyorum. Okul çıkışlarında yaptığı organizasyonlar (şununla buluşalım, bunlara gidelim, şunu yiyelim, bunu seyredelim gibi) beni hem şaşırtıyor hem de sosyal bir birey olacağı konusundaki umuduma destek oluyor. Tabi ki her birine olumlu cevap veremiyoruz ama o sormaktan vazgeçmiyor :)

Film ve dizi seyretme konusu ise eski hızıyla devam ediyor. Her akşam mutlaka en az bir dizi ya da film seyretmeye çalışıyoruz. Tabi ki Çınar uyuduktan sonra, o uyanıkken onunla birlikte seyrettiğimiz çizgi filmler hariç tabi ki..

Bu sene hakkaten yoğun geçiyor. Ama ne demiş şair;

Hayat kısa, kuşlar uçuyor.. (Cemal Süreyya)